Bunlar da ilgini çekebilir;
Solcu Biri Neden Zafer Partisi'ne Oy Verir?: https://www.kanifatihturhan.com/post/solcu-biri-neden-zafer-partisi-ne-oy-verir
Türk Ekonomisinin Kalıcı Yükselmesi İçin Nasıl Bir Eğitim Anlayışı Düşünmeliyiz?: https://www.kanifatihturhan.com/post/turk-ekonomisinin-kalici-yukselmesi-i-cin-nasil-bir-egitim-anlayisi-dusunmeliyiz
One Turk is worth the world!
Şimdi bu satırları yazıyorum, lakin gelecek neyi gösterir bilinmez. Partizanlıktan nefret ederim. Belki on yıl sonra, 30 yıl sonra böyle bir siyasi hareketin varlığından bile söz etmeyeceğiz. Belki de 150 yıl sonra da var olacak. Belki ben farklı bir anlayışın etkisine gireceğim. Bunları bilemeyiz. Günümüz koşullarındaki ihtiyaçlar ve kaygılarla Zafer Partisi'ni savunuyorum. Bu yazıyı da bize karşı yapılan haksızlık ve hakaretlere cevap olması için bir kereye mahsus kaleme alıyorum. Ben siyasi fikirde kimim, biz kimiz?
Not: Hayatım boyunca Zafer Partisi binasına veya ofisine adım atmadım. Zafer Partisi'ne çevrimiçi üye oldum. Zafer Partilileri de tanıyorum. CHP miting ve yürüyüşlerinin neredeyse tamamına katıldım, Gezi Parkı'na katıldım, 22 yıldır istisnasız muhalifim.
Son seçimlerdeki duruşum: Genel Seçimde; KK ,İP, Belediye Seçimlerinde de; ZP, ZP şeklinde oy kullandım. Ondan önce CHP, MHP arasındaydım. Ümit Özdağ ile hiç tanışmadım.
Ortalama Bir Zafer Partilinin Siyasi Tarihe Bakışı
Konuya başlamadan önce Türkiye'nin tarihsel olarak, bir siyasi resmini çekmemiz gerekiyor. İttihat ve Terakki diyeceğimi düşünebilirsiniz, hayır! Modern Türkiye'nin vücut bulduğu tarih 29 Ekim 1923'tür. Evet, geçmişten gelen birikim ve devlet politikalarıyla bugüne gelindi ancak tarih dersi vermiyorum. Sadece bilmelisiniz; anayasa rejimi tanımlar ve neden 1924 anayasasının referans edinildiğini anlamanız için bu vurgu son derece önemlidir. İttihat ve Terakki ve öncesini kabul eder, sahipleniriz ama bu sadece kültürel, bilgi düzeyindedir. Duruşumuz Cumhuriyetten taviz vermez.
Bugün Türkiye'de siyaset, kurucu parti Cumhuriyet Halk Fırkası içinden çıkan partilerle yapılmaktadır. O gün koşullarında 6 ok ile dile getirilmiş ilkeler ve bu ilkelerin çeşitli biçimde sahiplenilmesi ile gelişen siyasi bir öykü var. Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik ve İnkılapçılık.
Çok partili hayata geçişle iki ana damar her zaman önde olmuştur. Bu damarlar bugünde devam eden devletçi ve liberal anlayışlardır. Bu anlayışlar başlarda ilkesel olarak gayet milliyetçiydi. Böyle devam etmedi. Yine de iktidar seçiminde sözde etkisi varmış gibi yapıldı. Oysa siyasi tercihlerde sadece ekonomi tercihleri etkili oldu.
Ana akımda: sol aslında pek böyle olmasa da devletçi, laik olurken; sağ da liberal, dindar tanımlanmış. Milliyetçilik her iki anlayışın savıyken, ekonomik nedenlerden ve partilerin yanlış dış politikalarından kaynaklı birden bu akımlardan kopmaya başlamış. Zamanla bu dönüşüm sadece yaşam tarzlarına indirgenmiş. Devletçilik ve milliyetçilik maalesef 2000lerden sonra tamamen yok olmuş.
Oysa milliyetçilik bu ülkenin ödenen bedelinin teminatı ve koruyucusuydu. Bağımsızlaştırılması ülkenin gelişimi ve marka değeri açısından büyük bir kayıptır. Yani sanıldığı gibi milliyetçilik sağ veya solu temsil etmiyor. Coğrafi ve küresel zorlukları düşünürsek her anlayışın içinde olması gereken temel bir olgudur.
Bazen solda devletçi, dindar veya sağda liberal laik gibi oluşumlar türemiştir. Bize zarar verense bu oluşumların varlığı veya çeşitliliği değil, evrensel nitelikte milli olamamalarıdır. Bunun sebebi de feodalitenin siyasette hakim olması, burjuvanın istenen ölçüde yaratılamamasıdır. Türkiye'de milliyetçiliğin en büyük düşmanı feodal düzenin savunucularıdır. Çünkü bu anlayışta; halk, ülke, millet, kültür gibi kavramlar değil, belirli bir zümrenin çıkarları öndedir. Bu zümre zaman zaman laik, zaman zaman da dindar bir takım zenginler yaratmış ve bugünkü oligarşik düzeni kurmuştur. Oysa bugün ve yıllardır, orta gelir tuzağındaki Türkiye'nin milli hikayesi yolun başındaki başarısını tamamlayabilseydi; bugün burjuvalar, başka burjuvalar yaratarak gelir dağılımındaki eşitsizliği azaltır, devletçi olmasa bile, fırsat eşitliği ile marka yaratabilirdi. Bugün rekabetçi anlayışta eğitim almış Türk milleti, üretim ekonomisine sahip olmadığı için, ahlaksız bir rekabete kapılarak toplumsal bütünlüğünü de kaybetmenin eşiğindedir.
Görüldüğü gibi çok akılcı olmayan politik anlayışlarla bugün yaşadığımız hastalıklı düşünceler de bu sebeplerle kendisine cesaretli alan açmıştır. Milliyetçi olmayı ayıp sayarak, batılı olmayı da batılılaşmak olarak çevirirseniz; kimliğinizle herkes böyle oynar. Marka olmanız da mümkün olmaz. İşte Zafer Partili bir birey (sağ) liberal, (sol) devletçi ayırmaksızın, kurucu CHP'nin inkılaplarını referans alarak, Atatürk çizgisinde, milli hedefler ortaya koyup, hastalıkları tedavi etmek isteyen; Türklerin evrensel başarısını arzulayan bir anlayış biçiminde bugün örgütlenmiş bulunmaktadır.
Ortalama Bir Zafer Partilinin Milliyetçiliğe Bakışı
Aslında yukarıda sinyalini verdim. Ancak sürekli bize ırkçı, faşist, ülkücü, çağdışı, ahmak, sığ bakışlılar, sömürge siyasetçileri gibi hakaretler ediliyor. Bunu yaparken de Ümit Özdağ'ın geçmiş siyasi hayatı hedef gösteriliyor.
Ümettçi anlayıştaki siyasal islamcılar da hiçbir şeyi muhafaza edemeyen muhafazakarlıklarını bahane ederek; ya bizim seküler, laik oluşumuzu, Türklüğün dışına itmek için bahane gösteriyor, ya da küçük akılları ile bizi din düşmanı ırkçı olarak tanımlıyor. Oysa biz kimsenin inancıyla ilgilenmiyoruz. Her inançta Türk olduğu gerçeğini de red etmiyoruz. Aksi olsa beni kendilerinden görmezlerdi. Ben müslüman değilim! Kırmızı çizgimiz devletin hiçbir inanca- buna alet-oyuncak edilmemesidir.
Irkçı, faşist, ülkücü, çağdışı, ahmak, sığ bakışlılar, sömürge siyasetçileri gibi hakeret eden sözde sol veya liberal-demokrat geçinen kesim için şunu belirtmeliyim: Biz 1980'lerden kalma siyasi ve ekonomik anlayışları red ediyor ve tümüyle evrensel olgularla yenyeni bir Türkiye yaratmayı arzuluyoruz! Bizim için Hüseyin Nihal Atsız ne kadar önemli bir değerse, Doğan Avcıoğlu'da o kadar önemli bir beyindir. Biz milli kimliğinden taviz vermeyen, onunla gururlanan, onu yukarıya taşımak için zaman harcayan her fikri tamamen katılmaya odaklanmadan harcatmamaya kaniyiz! Nazım Hikmet, Namık Kemal, Muazzez İlmiye Çığ, Daron Acemoğlu, Aziz Sancar, Mehmet Akif Ersoy, Halide Edip Adıvar, Fatih Altaylı, Yılmaz Özdil, Nasuh Mahruki, Hayko Cepkin, Nino Varon, Oğuzhan Uğur, İsmet İnönü, Kazım Karabekir.. ve nicesi için solcu, sağcı, ülkücü diye ayırmaz bu vatanın, Türk milletinin önemli bir değeri diye haykırırız. İnançları da umrumuzda değildir. Etnik kimliğini sorgulamayı da edep olarak ayıp sayarız. Elbet %100 doğru insan, fikir yoktur. Ancak bu onların hayatlarındaki başarısıyla sonuçlanmış veya sonuçlanacaktır. Biz yarını inşa ederken nasıl faydalanırız buna bakarız!
Söylemlerimizde milliyetçiliğin önde olmasında; tarihsel olarak siyasi parti anlayışlarının değişimlerinin etkisi büyüktür. Ancak bizi etkileyen en önemli noktaysa, maalesef 'Türk' olmanın nerdeyse suç olduğu, tarihi kazanımlarının yok sayıldığı, bedellerin hiçleştirildiği ve Türk milletinin onurunun ve gururunun pazarlık konusu edildiği günler geçirmemizdir. Devletimiz teröristlerle eşit tutulmaya çalışılmaktadır. Uluslararası itibarımız zarar görmektedir. Adaletimizin güveni sorgulanmaktadır. Fakirleştirilen toplumda ahlak seviyesi düşmektedir. Suç artarken bizi 1500 etnik kimlikle bölmeye, ayrıştımaya çalışan bir anlayış hümanizm adı altında pazarlanmaktadır.
Bugün Türk startupları küresel başarı sağlayamamaktadır. Türk akademisyenlerinin tezleri tartışılmamaktadır. Türk sanatçıların eserlerine daha düşük değerler biçilmektedir. Türk yazarların kitapları dünya da daha az okunmaktadır. Türk pasaportu daha az ülkede geçmektedir.
İşte bunların sebebi ayrılıkçı, teslimiyetçi, özenti ve klancı anlayışın mevcut siyasi partilerde örgütlü olarak devleti ele geçirmiş olmasıdır. Bunu tarikat, cemaat, klan ve zır cahil yapılarla başardılar! Bunu sermaye gruplarıyla, ağalarla, yabancı fonlarıyla kurulmuş vakıflarla, hümanizm, liberaliz, özgürlük diyerek başardılar! Devletin içinde yerleştirilmiş işbirlikçileri eliyle kamu kaynaklarını her kalemde hiç ederek başardılar! Türk genci ucuz işçi, dünyaya satılması gereken bir mal gibi pazarlanırken, demokrafik göç oyunları ile yabancı unsurları ülkeye sokarak yaptılar! Bunu kendi parti yandaşlarına fonlar sağlayarak, elde ettikleri ticari kazanımları kendilerine finansman yaparak başardılar.
Onlar Türkün bütünleştirici gücünü, evrenselliğini zayıflatmak için hümanizm adı altında Türkün 1500 parçaya bölünmesini meşrulaştırmaya çalıştılar. Biz inadına önce Türküm demeye devam ettik. Başta cahillik sandık. Türk kültürünü, Türk tarihini, Türk kimliğini anayasadaki anlamını tek tek açıkladık. Anladık ki cahillik değil, hedef Türksüzleştirmeydi. Bu durumda Türküm demeyeceğiz de ne diyeceğiz? Biz sanmayın ki; kokuşmuş, bu iğrenç diyalogtan memnunuz. Siyasetin seviyesi maalesef buraya kadar düşmüştür. Bizim için Türk, Türkiye Cumhuiyetidir. Bizim için Türk 36 etnik kökün tamamıdır. Bizim için Türk dünyadaki diasporamızdır. Sosyo, kültürel ve ekonomik bir olgudur. Evrenseldir. Türk diyince biz hepsini ve herkesi tanımlıyoruz. Ayrıca Türk kültürü tarihi akışında da tabiata bağlı, insanı merkeze alan, farklı kültürleri yok etmek yerine onları besleyip, onlardan yararlanmaktan da çekinmeyen bir kültürdür. Bu kimlik zırhtır. Bu zırhı çıkardığınızda vatansız kalma riskin hep vardır. Bu maalesef gelişmemiş, ilkel medeniyetlerin yayılmacı politikalarında vardır ve inkar edilemez!
Bugün Türk bir varlık mücadelesi vermektedir. Bunu da en çok ekonomik hissetmektedir. Önce adalet ile başlayıp, yanlış eğitim politikaları, ihracatın azalması, teknolojik gerileme, beyin göçü, liyakatsizlik ve yanlış para politikaları ile hızlandırdılar. Yanlış dış politika ile insani ve kültürel marka değerimiz, yani itibarımız neredeyse yok edildi. Göçlerle de geleceğimiz tehlikeye sokuldu ve kimliğimiz tartışmaya açıldı.
İşte Zafer Partisi Türklüğü savunurken, seni nasıl savunuyor görüyorsun! Bunu size kafatasçılık olarak anlatan ya cahildir, ya da vatan haini!
Ortalama Bir Zafer Partilinin Siyasi Partilere Bakışı
Partilerle ilgili çıkarımım şu yönde: İyi Parti, CHP'yi korumak; CHP, AKP'yi korumak; MHP, AKP'ye yol açmak; Dem yol olmak ve Zafer hariç diğerleri de bunların sigortası olmak için var. Çok yalnızız. Ve bu millet celladına aşık. Zafer Partisi bunlarla baş etmek için iyi bir finans bulmak zorundadır. CHPMHPAKPDEM komple gitmelidir.
Partizanlar, 80'den kalma anlayışla siyasi ezber yapanlar, tehlikeyi göremeyenler, sıkıntıların adını doğru koyamayan veya hastalığı yanlış teşhis edenler, eski partilerinden uzaklaşamıyorlar. Seçimin CHP- AKP yarışı olduğuna, diğerlerinin sadece yancısı olduklarını düşünüyorlar. Oysa ciddi bir yanılgıdır. Bu partiler alışkanlıkları sömürerek birbirlerini ayakta tutmaktadır. Gündemi belirleyen zır cahil anlayış, artık konuşulmaması gereken her konuyu gündeme getirerek asıl konuların üstünü örtmektedir.
Ben Sayın Fatih Altaylı ile aynı frekansta bireyin evrenselliğini savunuyorum. Ancak kendisi ile ayrıştığımız temel konu particiliktir. Hala CHP'den medet ummaktadır. Oysa CHP ölmüştür. O CHP değildir. Keşke öyle olsa, ama değil. Bu sebeple kendisine sataşır ve zaman zaman belki kasıtlı saldırırım. Yoksa çok seviyorum. Bana göre mevcut partilerin hepsi tez siyasetten uzaklaştırılmalıdır ve çağa uygun yepyeni bir anlayış hakim olmalıdır. Bunun için en uygun anlayış: 100 yıl önceki kurucu ayarları merkeze alan, yepyeni bir milli bir hikaye hedefidir. Bunu günümüzde yapma hedefi olanların buluştuğu yer de; Zafer Partisi'dir. Biz burada sadece kimliğimizi, bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü değil; bu haklarla birlikte yenilikçi bir anlayışı da siyasete taşımaya çalışıyoruz! Algokrasi geleceği, liberal-devletçi anlayışların sorgulandığı, teknoloji ile iç içe geçen ekonomi ve devlet modelinin öne çıkacağı dönemde kurumların yenilenmesi ihtiyacı var. Bunun mevcut kimliksiz, teslimiyetçi, klancı, özenti ve ayrılıkçı anlayışa teslim etmenin tehlikesini tarif edemem. Bu gelişmelerden kaçamayız ve bizim gibi düşünenler iktidar olmazsa bu oligarşik düzen hepimizin hayatını cehenneme çevirir. Bunun farkında olan, başka tek bir siyasi parti olduğunu da düşünmüyorum!
Dünya'da küresel ısınma, göç ve açlık, susuzluk nedeniyle milliyetçilik yükselen trend. Bazılarının dediği gibi ülkemizde ırkçılık yok ama dünya da var! Bize göre ırkçılığın ırkı da yoktur. Oligarşi dünyada yaygın. Irkçılık ile kültürler baskı altına alınarak; tek tipleştirme çabası var. Ancak milliyetçi anlayışların bilimle cevap verebileceği durumunu kabul eden uluslar yaşayabilir. Mikro liberalizmin öne çıkacağı, sosyal devletin şirketlere eklemleneceği yepyeni bir düzen kapıda. Milli kimliği olmayan bir Türkiye, bu düzende sadece köle olur! Zafer Partisi Türk milletinin milli kimliğini koruyarak, doğasına, kültürüne ve özgürlüğüne kalkan olmaya çalışmaktadır. Köleleştirilmenin önüne geçmenin hedefindedir.
Diğer siyasi anlayışlar da, bahsettiğimiz örgütleşmeyle bizim karşımızdadır.
Ortalama Bir Zafer Partilinin Siyasi Propagandaya Bakışı
Daha önce ifade ettiğim gibi bir Zafer Partili kesinlikle kimlik siyaseti yapmaktan zevk almıyor. Siyasetin seviyesini buraya düşürdükleri için savunmak durumunda kalıyoruz.
CHPMHPAKPDEM çetesi gidince küçükler yine bunlara dönüşür mü, evet öyle bir ihtimal var. Bu partilerin hesapları incelense altından neler çıkar kim bilir. Uluslararası örgütlerin kimlerden faydalandığı belli. Onları besleyen ülkedeki uzantıları bilinmiyor. İfşa olmalıdır.
Teslimiyetçi, ayrılıkçı, özenti, klancı zihniyetin yarattığı oligarşi; çok güçlü algı yönetiyor. Bakın, Özgür Özel, tekrar 'Türkiyeli' dedi. O günkü miting için muhalefette herkes CHP'ye bir tepki gösterdi ama konu hiç bu durum olmadı. Herkes kırmızı kart konuştu! Bu bir sorundur!
Türk milliyetçisi sermayedarlar kimler? Önüne gelen kurt postuna kolayca bürünebiliyor. Zafer Partisi'nin samimi sermayedarlara ihtiyacı vardır. Sadece bağış için değil, etkili çalışmalar yapılabilmesi için de bu network önemlidir. Soros ve türevlerini ancak güçlü bir sermaye örgütlenmesi durdurabilir. Türklüğün evrensel değerlerini öne çıkaran, halkı güçlendiren, besleyen ve geleceğe olumlu hazırlayan bir çalışma takvimi için şarttır.
Türk milliyetçisi sermayedarların yeni bir STK ile partisiz bir araya gelmeleri bana başka bir klancı-fetö yaratma tehlikesini hissettiriyor. Evet, zamanıda 'TÜSİAD , Müsiad benzeri, ancak Türk girişimcilerin korunması için bir yapı lazım' dedim ama bugün; Zafer 'den bağımsız bu yapı, bize göre güvensizdir!
Sözde solcular genelde ülkücülükten Zafere gelmeyiz diyor, sözde muhafazakar ümmetçi olmadığımız için uzak duruyor. Liberal-demokrat genel ise Ümit Hoca'yı aşırı sert ve diktatör gibi yorumluyor. Oysa alakası yok. Farklı düşünen herkesi çizgiyi bozmadan birlikte tutmanın tavrı bellidir. Sert muhalefet ihtiyacında bu liderlik tavrının uygulanması, bu kadar farklı görüşü bir arada güvenilir tutmak için de ihtiyaçtır. Hem Türk kimliği, onuru, gururu, hakkı ve geleceği tehdit altındayken; Ümit Hoca'nın tavrını bunun önüne koymakta bahane olamaz. Kaldı ki bu sorunlar sert tavırlarla çözülür. Şimdi çağ dışı takıntılardan dolayı ülkenin bağımsızlığından vazgeçiliyorsa söz biter. Taraftarlık yok edilmelidir. Bunu nasıl anlatırız, aydınlarımızla! İşte ben bu yazıyı aydınlarımızın önyargısını kırmak için yazdım. Herkes elini taşın altına sokmalıdır! Senin olmadığın yerde, partinin senin çizginde yürümesine izin vermek zordur. Bunu beklemekte anlamsızdır.
Ülkemizde maalesef aydın sınıfı nitelik aramıyorsa, nicelikle veya parayla satın alınabilir. Para için sermayedar gerekiyor. Nicelik için aktivite. Bir noktada o da parayla ilişkilidir. Ancak aşılması zor konular değildir. En nitelikli kişileri vatan görevi olarak Zafer'e davet etmek, her Zafer Partili'nin vazifesidir.
Aktiviteden kastım sadece miting değil! Sosyal dokunuştur. Örneğin yazılım eğitimi vermek, iş bulma günü düzenlemek, YouTube içinde bilgilendirici meslek edindiren kanallar açmak, tarih paneli düzenlemek, startup yarışmaları organize etmek. Bunlar Zafer Partisine kalıcı kitle getirir. Bu şekilde insanlara sosyal dokunuş, çay-çorba-kömür dağıtmaya benzese de nitelikli ve etkili hareket olacaktır. Ayrıca edindikleri, Zafer Partisi hayatta olmasa bile bu insanların hayatlarına dokunacağı için gelecekte kıymeti de unutulmaz. Zafer Partisi sermayedarların ve aydınların vatan sevgisi için olmasa da, kendisini tanıtmak için yarışacağı bir platform izlenimi kazanmalıdır. İnanıyorum birgün herkes Zafer Partili olacak, yeter ki geç kalmayalım!
Fırsat buldukça X odalarını dinliyorum. Kendimi dinlediğim, iç sesimi %99 duyduğum odalar Zafer Partililerin odası. %1lik kısımda benim aykırı duruşum. Bu partiye güvenin. Atatürk 'ü anlamış, Türk milliyetçiliğinin yüksek hedeflerini ve önemini bilen zeki, nitelikli, saygın insanlar.
Bunu kendini asla yalnız ve çaresiz hissetmemen için dile getiriyorum. Bugün bizim onurumuz, gururumuzla pazarlık yapılıyor. Mutlaka bir örgütlenme ihtiyacı hissedebilirsin. O zaman Zafer Partisine güvenebilirsin. Ve lütfen eski alışkanlıklarını şimdi terk et! Seçim zamanı geç olur ve sağlıksız karar vererek bizi uçuruma itebilirsin. Şimdi bunun tam zamanıdır! Seni hala ikna edemediysem de başka partiyi düzeltmek zordur, ona da tamam. Ama söylediklerimi hatırlayarak; mutlaka, bir yerde, örgütlü ol!
Saygı ve Sevgilerimle,
Kani
Bunlar da ilgini çekebilir;
Solcu Biri Neden Zafer Partisi'ne Oy Verir?: https://www.kanifatihturhan.com/post/solcu-biri-neden-zafer-partisi-ne-oy-verir
Türk Ekonomisinin Kalıcı Yükselmesi İçin Nasıl Bir Eğitim Anlayışı Düşünmeliyiz?: https://www.kanifatihturhan.com/post/turk-ekonomisinin-kalici-yukselmesi-i-cin-nasil-bir-egitim-anlayisi-dusunmeliyiz
One Turk is worth the world!
#ZaferPartisi, #TürkMilliyetçiliği, #ÜmitÖzdağ, #TürkKimliği, #AtatürkÇizgisi, #MilliKimlik, #TürkiyeSiyaseti, #TürkKültürü, #MilliyetçiHareket, #SiyasalİslamEleştirisi, #Laiklik, #Devletçilik, #2024Anayasası, #CumhuriyetDeğerleri, #SiyasiPartiler, #EkonomikKalkınma, #BeyinGöçü, #GöçPolitikası, #TürkStartupları, #EvrenselBaşarı, #TürkDiasporası, #EğitimPolitikaları, #İhracat, #Liyakat, #LiberalizmEleştirisi, #KüreselIsınma, #MilliyetçiEkonomi, #SosyalDevlet, #AdaletSistemi, #TürkTarihi.
Comments