Yenilikçi Öğretmen Kimdir?
- Kani Fatih Turhan
- 3 Mar 2024
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 1 Tem 2024

Herkese selamlar, geçen bölümde kıymetli Türk öğretmenlerinin yenilikçi koşullarda toplumda nasıl öne çıkarak etkili olabilecekleriyle ilgili dertlerimi paylaşmıştım. Yenilikçi eğitim adıyla güncel imkanların hayatımızda onları nasıl etkileceğini de işaret etmeye çalıştım. Bu anlattıklarım sadece öğretmenler değil, tüm bilgi ve eğitim içeriği paylaşmak isteyen içerik üreticileri için de önemlidir.
Aytunga gibi eğitim odaklı bir evreni inşaa eden girişimci olarak kaygımın; Öğretmenlerimizin algokratik sorunların karşısında ezilmelerini engellemek, sosyal statülerinin hepimiz için değerli olduğunu hatırlatmak istemiştim. Buna değinirken ‘algılama’nın evrimini de işaret etmiştim.
Bu videoda ‘yapay zeka’ yerine daha doğru kullanım olacağı için ‘yapay öğrenme’ kavramı kullanımına özen gösterilmiştir.
Videoyu hızlandırabilirsiniz. İyi seyirler;
Epistemolojinin yanında büyüyen platformlar mı olacağız, yoksa tesadüflere bağlı gelişen pazarlamanın ürünü olarak tüketmeye ve tüketilmeye devam mı edeceğiz? Sizin algokratik duruşunuz nedir?
Eğitim için teknoloji tehdit değil midir?
Teknoloji kültürünün gelişmesinde öncü rol oynamak isteyen, futurist akımların parçası olduğunu düşünen, yeniye aşık, yeniden endişe eden herkes ‘yapay öğrenme (yapay zeka)’ öğretmenlerini hayatımıza gireceğini söylerler. Ben bunun bir parçası olarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki kimsenin mesleğini elinden alan bir durum yoktur ve olmayacaktır. Tabi ki sayısal insan figürleri oluşturularak yapay öğrenme ile öğretme eylemleri hayatımıza girecektir, Aytunga kanalında bir örneğini de göreceksiniz. Ancak yine de öğretmenlerimizin endişe etmelerine gerek yok. Hem iş o noktaya gelmeden önce teknoloji karşısında eğitim deneyiminin başka önemli sorunları da bulunmaktadır. Ancak bir tanesi beni işim gereği ürkütmektedir. Üstelik robotlar henüz hayatımızda varlık göstermeden önemle incelememiz ve derhal çözmemiz gerek bir algokrasi problemdir.. Bu problemin adı ‘algı’dır.
Algılamanın gerileme nedenleri ile eğitimin etki alanı aynı mı?
Artık eskisi gibi oyunun kuralı bu diyerek bildiğimizi, istediğimiz biçimde uygulayamıyoruz. Genel veya toplumlarda geçer normlar ve anlayışlar artık kabul görmüyor. Her kuşak kendi varlığını değerli kılmaya çalışırken, bir öncekinden önemli aktarımları da silmektedir. Üzücü yanı tüm bunları ‘gelişme’ olarak kabul etmiş durumda olmamızdır. Bununla birlikte ‘algılama kapasitesi’ de düşümüş durumdadır. Geçenlerde ülkelere kıyas açıklanan IQ seviyesi sadece ülkemizde değil tüm dünyada genel düşüş seyirindedir. Bunda teknolojinin etkisini inkar edemeyiz. Tek sorun budur demekte yanlıştır. Beslenme, sosyal, kültürel, ekonomik, doğal bir çok etken kişilerin algılarında zayıflamaya neden olabilir. Eğitimin etki ettiği alanlarla algılamanın gerilemesindeki etkenler ortaklık göstermektedir. İçinde bulunduğumuz medya anlayışı, teknoloji kültürlerinin ayrı ayrı ekosistemlerde tek birey kültürü yaratma çabaları, pazarlamanın bundan avantajlı konuma gelmesi alt başlıklar olarak düşünülebilir. Bu başlıklardan biri de ezbere dayalı eğitim sistemidir. Bazı eğitimciler, duayen diyebilceğimiz isimlerinde düştükleri bir hata bulunmaktadır. Yapay öğrenme unsurları ile ödev yapma veya bu araçların yetenek ve becerileri farklı biçimlerde yok ettiğini düşünüyor ve kavga ediyorlar. Oysa her zaman daha fazla koza sahip olan hocalarımız, bakış açılarını değiştirip avantaja dönüştürebilirler. Örneğin; yapay öğrenme aracı kullanılarak teslim edilen ödevin tezlerini çürütme veya doğrulama ödevi verebilirler. İnsanın gelişmesi denen durum sorgulamak ile birlikte mümkün olan bir durum değil miydi? Konuya bilimsel yaklaşmayan insanların oluşturduğu algokratik düzen, pek sağlıklı bir algokrasi geliştirmeyecektir. Benim derdimi hızlı anlatabilme yeteneği sağlamak için, video paylaşımı yapıyor olmam da kendimi teknoloji ile geliştirme yöntemimse; aynı durum bir öğrenci için de geçerlidir. Öğretici unsurlar kavga etmek yerine görevler vererek verimli ve etkili kullanmak için öğrencileri görevlendirebilirler. Eğitimcinin birinci vazifesi merakı beslemektir. Epistemolojik bir anlayışta algokratik bir kültür inşaa etmek istiyorsak bakış açısının önemli olduğu düşüncesindeyim.
Aptal bir insan neslinin bu kadar ileri teknolojiyi akıl ötesi noktaya götürme başarısı nedir?
Belki de ben yanılıyorumdur. Algı da ‘evrim’ kesindir. Bunun olumsuz olduğu kadar olumlu tarafları da olabilir. İnsanlar daha az zamanda daha öncelikli konulara hızlı çözümler sağlamak noktasında belki de tüm zamanlardan daha fazla hız kazanmış durumda. Aptal bir insan neslinin bu kadar ileri teknolojiyi akıl ötesi noktaya götürme nedeninin arkasında bu değişimler olabilir mi? İnsanın zeki olması ihtiyaç olmaktan çıkarsa endişesi tüylerimizi dikeltse de; teknoloji bir noktada yeteneklerimizi artırırken, onları kaybetmemizde etkili olduğu için faydalıdır. Bilgi paylaşımı arttı. Öğretmenlerimizin de dahil olacağı, Aytunga gibi yenilikçi anlayışa yardımcı etken araçların sayısı günden güne artmaktadır. Standart medya bir noktada eğitimin de parçası haline gelmiş durumdadır. Filmler, şarkılar, diziler, canlı etkinlikler, ses kayıtları ve pek çok şey artık okumanın yerini almıştır. Peki ‘algı’ nasıl evrimleşti? İyimser açıdan bu söylediklerim çerçevesinde kesinlikle kötü diyebilir miyiz? Bunu net söylemek imkansız. Algının evrimine örnek vermek gerekirse, basitçe şimdi izlemekte olduğumuz izletiyi ele alabiliriz. Kapak resmi, başlık, açıklama metni, anahtar kelimeler, benim özensiz duruşum, takipçilerimin az olması, aldığım beğenilerin ve yorumların mecralarda etkiyi artırması, bir önceki videonun aksine görsel zenginliğin bu içerikte artması gibi kıyaslar anlattıklarımın niteliğinden, düşüncelerimin değerinden daha önde yer alıyor. En çokta video uzunluğu doğal olmanın önünde bir eleme sebebi. Bireyler ikna olup izleselerde lafın sonunu beklemek istemiyorlar. Bunun için de kimseyi suçlayamayız.
Teknolojinin yarattığı deformasyon payını nasıl azaltabiliriz?
Uyum sağlamak doğrumu onu da tam olarak bilemiyorum. 10 dakika içinde 5 kitaplık konuya değinme zorunluluğu bir konu tam anlaşılmadan, kültürü benimsenmeden sadece teknik noktasında ilerleniliyor. Çoğunluk neyi kabul ederse o doğru sayılıyor. Çözüm olarakta artık eğitim içeriklerinin bir dizi-film tadında sunulması ihtiyacını resmen öne çıkarıyor. Bunun görsel açıdan şölen olmasının bir yan tesiri kaliteli ve nitelikli bireylerin tanınmalarına engel teşkil etmesidir. Şarlatanlar daha çok dinlenebilir olunca, bir süre sonra şarlatanlar da nitelikli adlediliyorlar. İşte eğitim bilimlerinden herhangi bir formasyon almayan kişilerin eğitim vermelerinin sakıncalarına müdehale etmek yerine ben Cumhuriyet münevveri öğretmenlerimizin bu mecralarda, öğrencileriyle birlikte etkili araçları kullanarak varlık göstermelerini sağlıklı buluyorum. Bu teknolojinin yarattığı deformasyon payını da azaltacaktır. Anlattıklarım öğretmenlerimizin algokrasi savaşıdır. Onların kavga ederek, küserek veya kaybolarak değil, aksine kazanarak, uyumu kendilerine sağlatarak varlık göstermeleri insan zeka ve becerilerinin korunması için önemlidir!
Onlara sormak istiyorum; sizin algokratik duruşunuz nedir?
Epistemolojinin yanında büyüyen platformlar mı olacağız, yoksa tesadüflere bağlı gelişen pazarlamanın ürünü olarak tüketmeye ve tüketilmeye devam mı edeceğiz?
İşbirliği Teklifleri İçin; kani@aytunga.com
Epistemolojinin yanında büyüyen platformlar mı olacağız, yoksa tesadüflere bağlı gelişen pazarlamanın ürünü olarak tüketmeye ve tüketilmeye devam mı edeceğiz? Algokratik duruşunuz nedir? Bu arada Sayın Fatih Altaylı Hocam'a bir an konuk olmayı hayal etmiş olmamı düşününce 😅 Olsun gerçekleşmese de böyle hedefler insanı ayakta tutuyor. Kim bilir belki gerçek olur. Hayat bu.. 🙂 #algokrasi #algokratikanlayış #ogretmen #ödev #tez #yapayöğrenme #eğitim #şarlatan #teknoloji #epistemoloji #yenimedya #aytunga
コメント