NEDEN BARIŞ DEMİYORUZ? İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ TÜRKİYE'Yİ SADECE TÜRK IRKI YÖNETSEYDİ NASIL BİR TÜRKİYE OLURDU?
- Kani Fatih Turhan
- 6 Mar
- 10 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 6 Mar

Bu yazı PKK sempatizanı, ırkçı, kalın kafalı, ezikler ve sevicilerinedir. Böyle bir gruptan değilsen bizim zaten meselemiz yok. Boşuna okuyarak zaman harcama. Lafın uzunu aptala söylenir. Bu uzun laf.
Türk milletini ayrıştırmak için, PKK sempatizanı sözde Kürtlerin, ezik kibrinden, ırkçı söylemlerinden ciddi ciddi sıkıldım. Hayır, birde ben ırkçıymışım. Üstüne faşistmişim. Şimdi sana empatiyle aptala anlatır gibi, tane tane anlatıyorum.
Yıl olmuş 2025, robotlar çağındayız. Birilerinin dili geri kalmış, dedesi treni kaçırmış, benim meşgul olduğum konuya bak. Gel de delirme. Hayır; internet çağındasın, git dilinde, kültüründe teknoloji geliştir. Aç internet sitesi öğret kültürünü, tanıt dünyaya. Engel mi var ulan? Bir film yapsan milyonlar izliyor. Paranızda var. Ülkenizde var. Hep madursunuz, hep madur.
Şu dünyada, son yüzyılda; Türkleri katletmeyen millet kalmadı, bir kere bile duygu sömürüsü yapmadık. Altını çizerek belirtiyorum, defalarca soykırıma uğradık.
Sen dünyaya katkı sağladın da, bunu Kürt kültürüne atfettin de, Türk gelip o Türkün mü dedi? Üretimine mi çöktü? Malına mı çöktü? Bunu nasıl yaparsın diye sana işkence mi yaptı? Aksine hepiniz bizden zenginsiniz. Gel gör ki; Avrupalıların tuvalet kağıdı gibi geziyorsunuz. Yaptığınız başka bir şey yok. Bari ihanete değer bir sonuç üretseniz ama yok. Sadece köstek olmayı, kavga etmeyi biliyorsunuz. Zorbasınız.
Kendi insanını bombalayan, bunu kendi ırkına, kültürüne yapan, bebeklerinizi öldüren insanlara barış diyorsunuz. Bunlardan medet umacak kadar karaktersizsiniz.
Gittiğiniz her yerde, başta Japonya'da şikayet var. Avrupalılar, mülteci olmak istediğinizde; yarım akıllılıktan sizi gerçekten mağdur sanıp ülkeye alıyor, ama bin pişmanlar. Almasalar başka türlü dertsiniz. Amerika'da ve Fransa'da Ermeni lobisi güçlü olmasa, emin olun başka bir sonla karşılaşırdınız. Onlara kullanışlı geliyorsunuz. Ayrıca bir zamanlar Türk kimliğinin bütünleştirici gücünden de fazlasıyla istifade ettiniz.
Bu mevzunun ilkelliği neye benziyor söyleyeyim; Türkçe hemen bugün dünya dili olsun demekle aynı şey. Teknoloji ilerlemiş, biz treni kaçırmışız. Doksanlara kadar şansımız vardı. Bundan sonra iyi çalışırsak, 50 yıl sonra belki şansımız hala var. Belki Türki Cumhuriyetler ile işbirliği olması gerektiği gibi şekillenirse 20 yılımız var. Maalesef hemen olmuyor. Lakin şimdi dünya dili İngilizce diye; trip atarak, öğrenmeyi, gelişmeyi reddetmek mantıklı mı? İngilizce öğrenmeyi ret edeyim de, Fransız'la ortak iş yapmaktan mahrum mu olayım? Elimde tüm milletlerle ticaret fırsatım var. Kafasızın, kendi ülkesinde haklı olduğunu düşündüğü konuya bak.
Bunun için ülkenin toprak kaybetme riskini kabul ediyor. Bir de diğer taraftan susuz kalacak; vicdan peşinde olanlar var. Senin vicdanını sevsinler.. İkiz yasaları anlattım. Aç oku. Bazı tanımlar anayasada yer alırsa bu Türkiye için sadece sosyolojik değil, yapısal bir sorun yaratır.
Irkçılık yapanın bana göre ırkı yoktur. Kültürüme de ters ama konuşursam, çok pis de ezerim. Kaldıramazsınız. Sabrımızı sınamayın! Bu konuşanların da Kürt olduklarına inanmıyorum, inanmak istemiyorum. Bu yarım akıllılar devlet falan da kuramazlar. Kursalar, koruyamazlar. Ya bir de devlet olsan neye yarar arkadaş? Ermeni, kurdu da ne oldu? Devletsiz Ermeni dünyaya daha faydalı. Kültürüne daha çok hizmet ediyor. Aynı şey Yahudiler için de geçerli. Dünya'da sorun olmak istiyorsan; bu katırların peşinden yürü, ne diyim.
Etnik kökü Türk olanlara yapılan söylemlerde, 'statücü' laf salatalıklarını savunanlar, bilsinler ki; aslında ciddi biçimde 'ırkçılık hastalığı' taşımaktadırlar. Bu ırkçılık, 'Türk korkusu' veya 'Türk nefreti' şeklinde adlandırılabilir. Bize soykırım yapan, hatta hala okullarında bizi öcü olarak tanıtanlardan da gram farkları yoktur. Bunların daha kötü yanı, bu toprakların etinden, sütünden, suyundan, ekmeğinden beslendiler. Diğerlerinin babasını öldürmek zorunda kaldık. Olmasaydı ama mecburduk. Onun hıncı normal. Senin benimle ne derdin var lan?
Güya bunların tek derdi sözde 'statü' kazanmakmış. Bunun için en büyük bahaneleri de anadil. Yersen. Ki o iş hiçte öyle değil. Türkiye Cumhuriyeti Devletinde, Atatürk sonrası her etnik unsur ve mezhepten en az bir birey ülke başkanı seviyesinde yönetimin başına geçti. Muhtemelen devlet politikasıydı.
Hatta o ki, şu tezi kabul ediyorum; 'Atatürk sonrası devleti yöneten, bir tek Türk ırkından kimse yok'. Türkler hep memur kaldılar. Savunma hariç, tepe yönetime yanaştırılmadılar.
Kayıtlar arşivde. Girin inceleyin. Bakanların, milletvekillerinin, iş insanlarının soyağacının ne kadarı Türk? % kaç Türk statü kazanmış. Turani olanlar ise; ne kadar Türk Töresi, kültürü ile yaşamış ve görev almış?
Bu sefer Anayasa'daki anlamıyla Türkü kast etmiyorum. Net ifade ediyorum. Fikrimce, Atatürk sonrası, Turani ırktan kimse başa geçmedi diyorum.
Yine Kürtlerden 4 kişi, ülkenin kritik dönemlerinde yönetimin başındaydı. Çerkezler, Boşnaklar, Gürcüler, Rumlar, Ermeniler tekrar kez yönetimin başında oldular. Biz tüm etnik unsurlara eşit davrandık. Nitekim yeterince laik olamayışımız da, makul sebeplerle bundandır. Sayın Erdoğan'a kadar da kimse Türk doğduğu için hayıflanmadı!
Bu söylemlerle, asıl Türk ırkının mensubu olan halk madur ediliyor. Ayıp. Ben hayatımda kimsenin ırkını sorgulamadım. Kimsenin diline, dinine laf etmedim. Ayıp. Nakörsünüz.
AKP'ye milliyetçi diye propaganda türetenlere de ne kadar beddua etsem azdır. Hele Türk milliyetçilerini sağ görüşe hapsetmek için veya küçük düşürmek için bunu kasıtlı yapıyorlar ya, onların yatacak yeri yok! Merhum Uğur Mumcu'nun, merhum Necip Hablemitoğlu'nun kemiklerini sızlatıyorsunuz. Ey solcu geçinenler!
İşte bu konuştuğum hastalığı ülkeye getirenler belli. Fetö eliyle ümmetçiler ve liberal geçinen eski marxistler. Daha öncesinin ve şimdinin şeriatçıları.
Bu arada Türk milliyetçilerinin %90'ı sandığınız gibi kafatasçı olabilecek kadar ırken Türk değildir. Bunu onlarda iyi biliyor. Neredeyse hepsi karışmıştır. Bu sebeple anlamlı, değerli ve kıymetliler. Tabi samimilerse.. Emin olun Türk milliyetçisi Kürtler, benden daha fazla töre bilir. Ki, 7 ceddiyle Türküm.
İnsan annesini, babasını seçemiyor. Türk ırkından olsam ne, olmasam ne? Burada Türk değilim desem göbek atacak, havaya uçacak, sıkıntılarıma derman olacak en az 150-200 kişi var. Cahiller. Oysa ben %100 Turani soydan gelen biri olarak; Yahudisinden, Sabataycısına, Ermenisine; Dindarından, koministine, milliyetçisine, eşcinseline kadar herkese eşit ve adil yaklaştım. Hayatımda iş yapmaktan, ortak olmaktan da korkmadım. En yakınlarımlarım Kürt, Çerkez. Ne kimseyi horladım, ne de gereksiz yücelttim. Yaptığım işlerin internette kayıtları hala duruyor. Aç izle.
Ben nasıl bir ırkçıymışım da bu kadar farklı insanı bir çatı altında toplamışım. Kusura bakmayın benim çeyreğim kadar demokrat olamazsınız. Türkler ne kadar ırkçı ve faşist ki devletini bir kere yönetmek için diretmemiş. Valla hayret.. Böyle faşizme can.. ne diyim..
Konu hususu aslında şudur: Halk ile millet farklı kavramlardır. Milletin içinde birden fazla halk unsuru bulunur, ortak kimlikle hareket eder ve yaşarsa millet olur. O Türk milletidir ki, sakın ana-kurucu unsuru olan Türk halkından nefret etmesin! Bu tarifi olmayan bir nankörlüktür, ihanettir. Ki, muhataplarımız; aslında dedeleri gibi İngilizlerle, Fransızlarla, Amerikalılarla çelik-çomak oynamayı sadakat saymıştır. Kürt halkı diyerek başladığınız masal, diğer halk unsurlarına sıçrarsa, bu milli birlik bozulur. Ülke çöker. Bunu hatırlatarak ifade edenler ırkçı değil, bilakis birleştiricidir. Ey cahil!
Zafer Partisi , %17lik kesimde 2. parti. Toplam oy potansiyeli %33. Kesinleşmiş oyu %8lerde. Sadece Türk milliyetçisi olan bir partinin ihtiyaç olması bana çok saçma geliyor. Hatta Türk milliyetçisi gençlerin bugünkü konjektürde deşifre olmasını da tehdit olarak algılıyorum. Ancak maalesef bu durum toplumsal ihtiyaç. Çünkü birilerinin yönetimde olmayan Türklerin hakkını koruması gerekiyor. Oysa tüm partiler gerektiği biçimde milli duruşa sahip olsa, sadece yönetim anlayışları çerçevesinde ayrışsalar hiç gerek yok. Buradan çıkan sonuç, halk etnik kökeni ve mezhebi farklı olanların niyetinden hiç emin olamış. %100 güvenememiş. Erdoğan'ın seçilmesine bakma sen. Benzer durum CHP için de yaşam tarzı sebebiyle vardı. Haksızlar mı?
Herhalde bir Türkün yapacağı en son şey sınırları kevgire çevirmektir. Vatandaşlık satarak dedelerinin kemiklerini sızlatmaktır. Oğlum bu vatan, ne yoklukla, ne gözyaşı ile kuruldu? Oturduğun İstanbul için bile; hem kan, hem para bedeli ödedik biz. Birde utanmadan, sözde paçavra tuvalet kağıdından bayrağınla harita boyuyorsun, marifet gibi paylaşıyorsun. Ya şaşırdın değil mi? Para ödedik lan biz İstanbul için. Aç iki kitap oku!
Biz Türkler ayrımcılık hissinin oluşmaması için feragat ettiğimiz veya uzaklaştırılmaya razı olduğumuz ülke yönetiminde ısrarcı olmamakla hata mı ediyoruz? Siz bunu sorgulamamızı ister misiniz? Gerçekten statükocu olalım mı? Aslında mevcuttaki partilere sızmak bizim için çok kolay bir iş. Sonrası faşistlik duygularımızın kabarmasına bakar. Öyle kaldırım taşı sökmeye gerek yok. Yapalım mı bunu?
Çünkü bu ülkeye itliği, uğursuzluğu, yolsuzluğu, cehaleti, illegali, torpili biz getirmedik. Ben getirmedim. Yörükler getirmedi. Balkan göçmenleri getirmedi. Getiren de bizim kültürümüzde Türk değildir. Dışlanır, ayıplanır, ötekileşir. Yine de iddia ediyorum soyağaçlarına bakalım, % kaçı Türk ırkından çıkacak?
Türkün vatanı anasıdır. Yolu atasıdır. Benim soyağacım evlad-ı fatihan ve kuvacı. Soyağacım sadece 'vatan' demiş. Atam da o yolda yürümüş. Ben temizim. Tüm soyadaşlarıma güveniyorum, onlar da temizdir. Bizde marabalık, ağalık, biat yoktur. Bağımsız, hür karakterlere sahibiz. Moğol kırmaları biraz hurafe, büyü, dedikodu meraklısıdır, o kadar. İç anadolu yörükleri hafif gevşektir, az disiplinlidir bu da iklimseldir. Ancak şerefsiz değildir. Çalışkandır. Sadıktır. İnançlıdır. Liyakata haktır.
Çünkü birde sahillerde, lüks mekanlarda görüyoruz kimin ne mal olduğunu.
Düşünüyorum Türkiye Cumhuriyeti sadece Türk ırkından kimseler tarafından yönetilseydi, bugün nasıl bir Türkiye olurdu? Öyle ya, ırkçıymışız; hakikaten ne değişirdi?
Bir kere tavizsiz ve dik duruşlu, herkese eşit ve adil bir ülke olurduk. Başka neler olurdu anlatayım:
Öncelikle kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk neyin temelini attıysa onu korur ve daha çok güçlendirirdik. Atıl bırakmazdık. Ondan daha da Türk kimse yok. Belki Timur. :)) Atatürkümüz candır
EKONOMİ
Karma ekonomi modelini benimser, devletçilik ilkesini sanayi ve altyapı gelişimi için kullanırdık.
Türkiye'de, ithalata bağımlılığı azaltarak daha erken ve güçlü bir sanayi üssü geliştirirdik. 1930’lardaki gibi yerli üretim ve kalkınma hamleleri sürdürülür, küresel Türk markalarımız da kesinlikle olurdu.
Tarım toplumu olmaktan çıkıp, teknolojik yeniliklerle tarımı modernize eden bir ekonomiyi yaratırdık.
Türkiye, doğal kaynakları ve stratejik konumuyla, belki de Asya ile Avrupa arasında daha güçlü bir ekonomik köprü olmaya devam ederdi. Türkiye böylece küresel ticarette daha etkili bir oyuncu yapılırdı.
Türkiye’nin ekonomik istikrarı ve bağımsızlığı, Ortadoğu, Türkistan ve Balkanlar’daki diğer ülkelere model teşkil ederdik. Petrol ve enerji bağımlılığı azaltabilirdik, bu da küresel enerji piyasalarında tüm dengeleri değiştirirdi.
Sosyal devlet anlayışı ile hiçkimseyi ahlaksızlığa kurban etmez, fırsat eşitliğini temel alırdık. Aç, eğitimsiz tek bir vatandaşımız olmazdı.
Ağalığın kökünü kuruturduk. Feodalite ve oligarşiye geçit vermezdik. Bilim, daima ekonominin önünde ilerlerdi. Ticarete kapılar açardı. Kalite, hile ve verimlilikte denetimi sıkı tutardık. Adaletimiz küresel markaların ilgisini çekerdi.
SOSYOLOJİ
Laiklik, eğitim reformlarımız ve ulus-devlet inşası gibi politikalar toplum yapımızı derinden etkilemiştir. Bugün yıkılmak istenen şeye teşebbüs akla dahi gelemezdi. Tabiat ve töremiz rehberimiz olurdu.
Yaygın ve kaliteli eğitimle birlikte, Türkiye’de bilimsel düşünce ve bireysel özgürlükleri daha köklü bir şekilde yerleştirirdik. Paylaşımlı ve kişiye özel eğitim ile üretim ekonomisi hedef alırdık.
Kadınların toplumsal hayattaki yerini daha da güçlendirdik. Bu durum etkili paktlarla Ortadoğu’da bir domino etkisi de yaratırdı. Kadınlarımız birçok alanda daha erken söz sahibi olurdu.
Kültür pazarlamamız daha etkin olurdu. Teknolojide ve akademide Türkçe'nin güç kazanması sağlayarak marka değerimizi artırmaya çalışırdık. Türkçe teknolojileri öncü kılmaya çabalardık. Pasaportumuz değerli olurdu. Türk milleti asla mülteci olmazdı.
Farklı etnik ve dini gruplar arasında ulusal kimlik etrafında daha güçlü bir entegrasyon sağlardık. Klancı oluşumlara izin vermek yerine, bu farklı kültürleri ticarete kazandıran etkili yatırımlar yapardık. Tek hedef muassır medeniyetler üstünde olmak olurdu. Türkçe'nin dünyada konuşulmasını daha çok yaygın hale getirmek için toplumsal bir çaba içinde olurduk. Din değil, dil merkezinde birleşirdik. Edebiyat, müzik, film ve tiyatro gibi sanat faaliyetlerine bol bol teşvik verir, saygınlığını artırırdık. Farklı etnik unsurların kendilerini burada sergilemelerini de engellemezdik.
Milliyetçilik için özel bir parti olmazdı. Tüm partilerin milli hedefler, uluslararası itibar çerçevesinde bir yarışta, üstünlükle mücadele etmesi merkez anlayışımız olurdu. İster liberalim desinler, ister sosyalistim. Din kesinlikle siyasetin konusu olamazdı. Diyanet işleri tüm inançlara eşit mesafede dururdu ama elbette toplumun çoğunlukta talep ettiği alana aynı oranda hizmet sağlardı. Din yüzünden kimse kamu kaynaklarından ve hizmetlerinden mahrum edilmezdi.
'Bir Türk Dünyaya Bedel' sözü ile tüm etnik unsurların dünya üzerinde gururla etkin, özgür ve özgün yaşaması için çalışırdık.
Anadoluda tarih kazılarını artırır, yurtdışında çalışmalara kaynak ayırırdık. Anadolu tarihi ortak kültürün yapı taşı olurdu.
Ayrıca her Türk gencinin etnik unsur ayrımı olmaksızın en az bir kere yurtdışına gitmesine imkan tanınırdı. Devlet okullarında öğrencilerin en az iki yabancı dili öğrenmeden mezun olmasına kesinlikle izin verilmezdi.
Feodal ve istismarcı yapıları kökten sonlandırırdık. Her birey meslek sahibi olurdu. Sosyal devlet anlayışımız ile, kesinlikle kimse eğitimsiz ve aç olmazdı. Yatrımlarımız tüm bölgelere eşit sağlanırdı. Kimsenin yaşam tarzına insanlık suçu olmadığı müddetçe karışılmazdı. (8 yaşında kimse evlenemezdi mesela.) Pasaportu kıymet kazanırdı. Bu sebeple bunu kimse kaybetmek istemezdi.
Toplumda zeka geriliği olan bireyler için mesleki eğitimleri daha erken edindirmeye çalışırdık. Toplumdaki adaptasyon süreçlerinde pozitif ayrıcalıklar belirlerdik. Bu kişileri üstün zekalılar gibi erken farkedip kişiselleştirilmiş eğitim müfredatına tabi tutardık.
Dünya üzerinde tek bir vatandaşımızın burnunun kanamasına asla izin vermezdik.
Planlı şehirleşme ve verimlilik temelli yapılaşma olurdu. Kaçak yapılar, devlet planı dışında gizli saklı yolsuzluklar, ahlaksız hiçbir durumun oluşması; asla mümkün olamazdı. Deprem, sel, kesinlikle korkulacak bir doğal olay olamazdı.
Tabiata bağlılığımız, inanç ve kültür hareketi olarak yaygınlaştırılıp daha çevreci bir toplum yetiştirilirdi. Engellilerin onurunu küçük düşürecek hiçbir zeminin oluşmasına izin vermezdik. Biz töresinde eşyanın tabiyatı var diyenleriz.
Türkistan ve Balkanlar ile ilişkilerimiz çok ileri düzeyde olurdu. Bugün Türklük anasayadan kalkabilir diyenleri değil de; gerçek manada askeri, ekonomik ve sosyal birliktelik üzerine kafa yoranları sahada görevlendirirdik.
Vatana ihanet, terör, kasıtlı cinayet ve tecavüz suçu işleyenler kesinlikle idam edilirdi. Tecavüzün affı asla olamazdı. Bunun için bugün bile gelmeli. Bir kadın kesinlikle korkmadan konuşabilmeli.
Toplumda sağlayacağımız düzen, bireysel konularda kesinlikle dayatma ile değil, zamana yayarak eğitimle sağlanırdı.
Türkiye’ye yaşatacağımız sosyolojik dönüşüm, otoriter rejimlerin baskın olduğu bölgelerde demokratik ve seküler bir alternatif sunarak, özellikle İslam dünyasında reformist hareketlerin teşvikine katkı sağlardı. Batı bizi gerçekten kıskanırdı.
TEKNOLOJİ
Her zaman plancı bir anlayışla her durum ve koşula uygun senaryolar türeterek kişilerden bağımsız hedefler ve hazırlıklar kurgulardık. Kurucumuz gibi çağımızın ötesinde bir vizyona sahip olmak mottomuz olurdu. Hep bilimi rehber alırdık.
Türkiye, erken dönemde teknoloji ve inovasyona daha fazla yatırım yapardı. Örneğin, savunma sanayii veya uzay teknolojilerinde lider bir konuma yükselebilirdik.
Bize göre ancak bilimsel eğitimle yetişmiş bir nesil, Türkiye’yi teknolojik yarışta öne çıkarabilirdi. Bugünün ordusu: teknoloji geliştiricileridir. Kendi insanına kurşun sıkmak için dağa çıkanlar değil. Bebek öldürenler değil! Şehir bombalayanlar değil!
Veri değerlendirme, ölçme ve koruma tekniklerine ciddi yatırımlar yapardık. Veri milliyetçiliği diyebilirsiniz, mutlaka bunun için kurumlar inşa ederdik.
Akademi ve sanayinin bağı kuvvetli olurdu. Küresel çapta akademisyen ve araştırmacıların cazibe merkezi olmaya özen gösterirdik.
Tabiata bağlılığımız inanç ve kültür hareketi olarak yaygınlaştırılacağı için çevreci, yeşil enerji yatırımları çok erkenden başlardı. Verimlilik öncelikli konumuz olurdu.
Türkiye’nin teknolojik atılımları, özellikle Soğuk Savaş döneminde tarafsız ama güçlü bir aktör olarak konumlanmamızı sağlardı. Böylece, teknoloji transferinde de Batı ve Doğu blokları arasında bir denge unsuru yaratırdık.
ORDU
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri stratejisi, bağımsızlık ve caydırıcılık üzerine kuruluydu. Tüm mücadele anlayışımız bu temelde sabit kalırdı.
Türkiye, NATO’ya girişiyle birlikte, gayet bağımsız bir askeri güç olarak da gelişimini sürdürebilirdi. Muhtemlen NATO'ya asla girmezdik.
Kendi silah sistemlerimizi daha erken üretirdik. Günümüzde robot asker ve robotik ordu yatırımlarına kesinlikle öncelik verirdik.
Boğazlar ve Ortadoğu’ya yakınlık, Doğu Akdeniz'de üstünlük ve Türki Cumhuriyetlerle bağımız çerçevesinde Türkiye’yi askeri açıdan vazgeçilmez bir müttefik yapardık.
Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine bağlı kalırdık, agresif olmayan ama güçlü bir askeri duruş sergilerdik.
Türkiye’nin askeri gücü, Ortadoğu’daki çatışmaları her zaman dengelerdi. Soğuk Savaş’ta daha bağımsız bir duruş sergiler, küresel güç dengelerini etkilerdik.
ÖZETLE SADECE TÜRK IRKINDAN BİRİ YÖNETSEYDİ
Türkiye, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve Türkistan'da lider bir ülke haline gelirdi. Bu, bölgedeki istikrarsızlığı azaltabilirdik.
Batı ile Doğu arasında köprü konumunumuz daha etkin kullanılırdı, tarafsız ama güçlü bir aktör olurduk.
Laik, modern ve bilim odaklı bir Türkiye, gelişmekte olan ülkeler için bir model teşkil ederdi.
Türkiye’yi daha güçlü, bağımsız ve etkili bir konuma taşırdık. Bu, domino etkisiyle dünyadaki güç dengelerini, özellikle de gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkimizi kesinlikle dönüştürebilirdik.
Ya bunları bizde düşünüyoruz diyorsanız Türksünüz. Bunları kimse düşünmüyorsa, bizi yönetenler zırt-bırt Türklüğe saldırıyorsa, bir de tam tersi bir manzara içindeysek ben başımızdakilerin Türklüğünden şüphe etmeyim de kim etsin?
Kim statükocu? Hiç sandığın gibi ırkçı da değiliz, sandığın gibi gerici de değiliz, sandığın gibi anti-demokratta değiliz. Emperyalist hiç değiliz. Tabiatımızda, kültürümüzde, tecrübemizde yok!
Bak arkadaşım, Selçuklu kabul et, etme; kuruluşunda Türk Devletiydi. Ataman Bey'in kurduğu Osmanlı'da aynı şekilde Türk Devletiydi. Türk olarak başaldılar, sonra neden yıkıldılar gayet açık. Ben bir Türk evladı olarak asla aynı sonun gelmesine izin vermem. Şüphelerimde yanılırsam, hayal kırıklığımın boyutu büyür. Ancak yine Türklüğümü değil, onların Türklüğünü sorgularım. Ve kalın kafalı arkadaşım; ırk meselesi değil, kültür meselesidir bunlar. Sırf statükocu eziklediğinden dolayı bu dili kullandım. Yoksa kırk kere söyledim. 37 etnik unsur ve mezhep ile hepimiz Türküz. Bu milletin adı Türk. Bunu değiştirmek için bana genetik ezikliği bahane etmeye devam edersen, senin tarihini de anlatırım. Benim üstünlüğüm insanlığımdır. Bu ırkı Türk olan herkes için geçerlidir. Bana ırkçılık yapmayın, tepelerim. Hem beni ötekileştireceksin, hem yönetmeme güçlenmeme izin vermeyeceksin, yolumdan alıkoyacaksın ve istediklerimi de yapmayacaksın. Pasaportuma, parama değer kaybettireceksin, malımı mındar edeceksin.. O kadar kolay değil.
Türkler başa, statüko ile geçseydi töre ile hükmederdi. Sadece çifte standart uygulamazdı.
Bugün Japonya 'dan ileri veya denk bir konumda olurduk. Keza aynı tohumun ürünüyüz.
Bkz. Kazakistan, Bkz. Azerbaycan.
Aliyev: ister beğen, ister beğenme, istersen mafya de, diktatör de; adamlar bir kere bile Karabağ için Ermeni terörüyle pazarlık yapmadı.
Kazakistan küçük görüyorsundur: adamlar Çin'den teknoloji kopyalayıp, geliştiriyor. Üstelik küresel kültür pazarlaması da yapıyorlar. Bizden çok öndeler. Bilmiyorum anlatabildim mi? Eşşeğe anlatır gibi, tane tane anlattım. Beyinsiz arkadaşım. Irkçı gerizekalı!
Kani Fatih Turhan
Saygısızlıklarımla
#Politika #Milliyetçilik #TürkKimliği #KürtMeselesi #Irkçılık #Siyaset #ZaferPartisi #Atatürk #Türkiye #Toplum #Anayasa #Sosyoloji #Ekonomi #Laiklik #Göç #Eğitim #Tarih #UlusalKimlik #DevletYönetimi #Kültür #TürkMilletçiliği
留言