Kediler Plajda Ne Düşünür? - Neden Prof. Dr. Ümit Özdağ için Adalet ve Özgürlük İstiyorum? - Neden Hala Zafer Partisini Savunuyorum?

19 saat önce8 dakikada okunur

Bunlar da ilgini çekebilir;

Zafer Partisine Çevrimiçi Üye Ol: https://www.zaferpartisi.org.tr/

Zafer Partili Olmak Ne Demek? Kim Bu Zafer Partililer?:

https://www.kanifatihturhan.com/post/zafer-partili-olmak-ne-demek-kim-bu-zafer-partililer

Solcu Biri Neden Zafer Partisi'ne Oy Verir?: https://www.kanifatihturhan.com/post/solcu-biri-neden-zafer-partisi-ne-oy-verir

Türk Ekonomisinin Kalıcı Yükselmesi İçin Nasıl Bir Eğitim Anlayışı Düşünmeliyiz?: https://www.kanifatihturhan.com/post/turk-ekonomisinin-kalici-yukselmesi-i-cin-nasil-bir-egitim-anlayisi-dusunmeliyiz

One Turk is worth the world!

https://www.kanifatihturhan.com/post/one-turk-is-worth-the-world

Support aytunga.com ; https://www.patreon.com/aytungacom NEW!

Yangın faciası nedeniyle biraz gecikmeli paylaştım. Aslında daha erken dün gece paylaşabilirdim. Çok fazla da bekletemem çünkü gündem içinde önemini yitirmesini istemiyorum. Öncelikle yaşadığımız ihmal faciasında hayatını kaybedenlerin yakınları başta olmak üzere hepimizin tekrar başı sağ olsun! Umarım benzer durumu 'İstanbul depremi veya başka tedbir alınması gereken olaylar karşısında yaşamayız' demeyi çok isterim, sadece isteyebilirim..

Not: Yazıyı ismimi paylaşmadan da alıntılayabilir, paylaşabilirsiniz. Yeter ki düşüncem yayılsın. Daha çok insana ulaşsın.

Ara ara küçük twitlerle, paylaşımlarımda yazı içeriğinin sinyallerini vermiştim. Zafer Partisi Genel Başkanı, benim düşünce liderim, çok sevdiğim, takdir ettiğim, vatana, devlete ve millete sevgisine şüphe etmediğim Prof. Dr. Ümit Özdağ terör kapsamında, halkı kin ve nefrete sürükleme iddiasıyla gözaltına alınıp, sorgulanırken adliyede nöbetteydim. Yanında olmak için. Orada hiçbir polise, görevli başka memurumuza karşı ne saygısızlığım oldu, ne de zorluk çıkarttım. Aynı şekilde daha önce hiç birebir tanışmadığım diğer Zafer Partisi üyeleri ve destekçileri de benim gibi son derece saygılı ve nezaketle beklediler. Orada sadece Zafer Partililer yoktu. CHP ve İYİ Parti üyesi ve destekçileri de vardı. Tüm muhalafet azınlıkta olsa da oradaydı. Gelenlere, yanımızda duranlara teşekkürü borç bilirim. Keşke o gün; her muhalif parti teşkilatı ile gelip, ortak miting yapsaydı. O zaman belki farklı olabilirdi. Bilmiyorum.

Daha önce defalarca altını çizerek ifade ettim. Zafer Partisi'ne çevrimiçi üye oldum. Hala Zafer Partisi binasından veya şubesinden içeri adım atmadım. Düne kadar bu insanlarla birebir tanışmadım. Çünkü ihtiyaç duymadım. Zaten gerekeni yapıyorlardı. Ben de desteğimi sadece gönülden oluyordum. Onların savunduğu değerler, ülkemizi başarıya, refaha ve huzura götürme yolculukları bana doğru gelmiştir. Zafer Partili (partidaş) bu insanları hiç görmesem de x odalarında dinlerken, kendi iç sesimi dinlemiş gibi hissetmişimdir. Nitekim orada gördüm ki, duyduğum okuduğum ne varsa, gerçektede öyleler. Son derece çevreye, memura, devlete, hukuka saygılı, nezih, kendisini geliştirmiş, meslek ve kültür sahibi, elit insanlardı. Şekilden değil, samimiyetten vatanı, Türk milletini, kültürünü ve devletini seviyorlardı. Hepimiz farklı alanlarda işini en iyi yapmaya özen gösteren, bayrağını ve yüce Türk milletini yükseltmek ülküsünde olan, farklı inanç ve şehirlerin insanıydık. Etnik milliyetçiliğe karşı; Türk milletinin bütünlüğünü, bağımsızlığını, vatanı düşünüyorduk. Bunu en iyi temsil ettiğini düşünen lidere destek oluyorduk. Hatta Türkiye'de bize göre tek etkili muhalafet yapan kişiyi, dokunulmazlığı olmadığı için, kolayca suçlanabildiğinden, ayrıca savunmak istiyorduk. Sayın Cumhurbaşkanı ile, oradaki hukuk temsilcileri ve güvenlik güçleri ile kişisel sorun yaşamamıştık ve kin sahibi değildik.

Benim gibi insanlar partici değildir. Lider peşinde gitmez. Biat kültürümüz yoktur. Ben Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti için çalışırım. Partiler bizim için çalışır. Bugün benim için çalışan parti susturulmak isteniyor. Mesele budur.

Ben politikadan anlamam. Bir kere yalan söylemeyi beceremiyorum. Becerebilsem belki söyleyeceğim de. Esasında siyasetten uzağım. Düzüm, netim. Öyle olmasa CHP iktidar olmadan ona muhalif olmazdım. Düşündüğümü ifade ettim. Çekinmedim. Şimdi kendi ülkemde, onu düşündüğüm için fikrimi söylemekten korkuyorum. Klavye delikanlısı değilim. Korkuyorum. Hayallerim ve ülkem için hedeflerim var. Belki de yarın da Zafer Partisi'ne muhalif olacağım. Ancak bu şekilde değil.

Türk milleti ve ülkemiz dünyada itibar kazansın isterim. Bunu yaparken 37 etnik unsuru sorgulamadan, ayrıştırmadan ve ayırmadan yaparım. Türk milleti derken; vatandaş olan 37 etnik unsur ve mezhep ayrımadan, gururlanır, yas tutarım. Varlığım Türk varlığına böyle armağan olsun isterim. Bir Türk dünyaya böyle bedeldiri bu şekilde derim. 'Ne mutlu'da, böyle mutlu olurum. Biz ırkçı değiliz. Terörist hiç değiliz. Benim gibi insanlar için kişiler geçici, devletler bakidir. Devlet geçici, millet bakidir. Millet geçici, kültür bakidir. Kültür geçici, insanlığın ortak hafızası bakidir. Hafıza geçici, gelişmek bakidir. Yani bugün yaşanan insanlığın hafızasında, insanlık olduğu sürece vardır. Din kişisel, millet kaderdir. Millet tercih, devlet şarttır. Devlet yol, kültür tanımdır. Kültür sıfat, millet eylemdir. Gelişmeye devam ettikçe mübbet sürer bu hikaye, döngü.

Zafer Partisi lideri Prof. Dr. Ümit Özdağ, maalesef haksız ve ispatsız suçlamalarla tutuklandı. Bunu 'şahsıma' bir hakaret olarak kabul ediyorum. Çünkü; Zafer Partisi gönüldaşları, üyeleri ve tüm yurtsever muhalafet olarak bizi, kimlerle kıyas, bir tutmaya çalıştıklarının gayet iyi farkındayız. Benzer durumu 'Gezi Parkı Eylemi'nde görmüştük. Sonradan terör örgütlerinin standları alana yerleştirilmişti. Bizzat gözlerimle şahit oldum. Ergenekon davasında bir kaç kriminal tip tutuklanıp, vatansever isimleri kirli göstermeye çalışmışlardı. Bunları yapanların FETÖCÜ'ler olduğu da ispatlanmıştı.

Bugün aynı usulsüz, hukuk dışı tutuklamalarla Ümit Hocamız için de karalama çalışması yapılmaktadır. Burada görevli devlet memurları nasıl bir sistem içinde çalışıyor ve bu oyunun içine nasıl sürükleniyor veya direnme şansları var mı bilmiyorum. Burada onları itham ile suçlamak haksızlık olabilir. Ancak sonuçlar izlenince görünen hedefler ve gaye beliriyor. Keşke bunun olmasını engelleyebilselerdi. Her şey elbet geçer ama tarihte yerini de mutlaka alır. Herkes vakti gelince gerçeği öğrenecek. Ümit Özdağ adını tarihe altın harflerle yazmayı başaran bir lider oldu. Bu kararın arkasındakiler tarihte nasıl hatırlanacaklar merak konusu. Bence cevap için vicdanlarına sorsunlar. Çok talihsiz, üzücü ve milletimiz adına endişelendirici bir durumdur. Şunu da belirtmeliyim artık Zafer Partisi iktidarın yolcusudur. Bana göre, bu şerden hayır doğmuştur. Bu sebeple Sayın Özdağ için üzülsem de, fikrim için umutluyum. Bu fikir Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği hedeftir.

Sayın Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da kendisinin izni ve bilgisi olmadan adının karıştırılarak, sürece destek olmasını sağlama maksatı da muhtemeldir. Daha önce bunu yapmayı başardılar. Umarım yapılan yanlışı ve tehlikeyi devletin en üst makamları farkeder ve gereğini yapar. Ayrıca bugün zerre kötü niyet taşımadığına inandığımız Ümit Özdağ'ın can güvenliği ve sağlığı için de endişe etmekteyiz. Kötü niyetlilerin daha önce bu kadar yukarıda nüfus edebilmeleri, bizlerde bu endişeyi haklı çıkarmaktadır. Yukarıda neler yaşandığını halk olarak bilmemiz mümkün değildir. Şunu her zaman söylemişimdir; devletin çıkarı için geçici alması gereken şekiller ve durumlar teşkil edebilir, sonuçlara bakmalıdır. Dünya bizden ibaret değil ve farklı güçlerle mücadele söz konusu. Bu durum öyle bir durum öyle bir durum değildir. Toplumu bölen, devletin kurucu ayarlarına aykırı bir müdahele örneği izlemekteyiz. Halkı kin ve nefrete teşvik bu eylem içinde gerçekleşmektedir. Zamanında muhalif olarak referanduma 'hayır' derken şu ifade ile düşüncemi savunmuştum: 'Biz aslında bu sisteme karşı çıkarak; Sayın Cumhurbaşkanı'nı da korumaya çalışıyoruz. Onun adına kimin nasıl hareket edeceğini kestirmemiz ve O'nun da her şeyi farketmesi mümkün değil. Ayrıca kim nasıl muhalafet edecek? AKP Genel Başkanı'na söylenen bir söz, Cumhurbaşkanı'nı muhattap almamalı. Bu kendisinin şahsına karşı bir tuzak'. Bu sebeple hala muhalif olmaya devam eden biri olarak sözlerimin; Sayın Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef almadığını belirtmeliyim. Zaten kendisi de bildiğimiz kadarıyla bu sistemi parlementer rejime dönüştürerek iyileştirmek gayreti içinde. Hazırlık amaçlı bir anayasa çalışması başlattı beyanlarını izledik diye hatırlıyorum. Bizim muhalifler olarak, ya da benim düşüncem, bu çalışmaya şu veya bu biçimde ayrıştırıcı ve ayrılıkçı davranışlar ve maddeler eklenmezse itirazımız da olmaz. Bizim için öncelik Türk milletinin bütünleştirici gücünün korunmasıdır. Ayrıca devletin üst makamlarının düşmanlar tarafından zor durumlar içinde engeller ve tuzaklarla karşılatığını Osmanlı döneminden okumuş bulunmaktayız. Bu sebeple kimseyi suçlamaz ve yargılamayız. Yeter ki durumun bilincine varalım.

Maalesef ki devlet içinde yerleşmiş bazı tiplerin; yükselen Türk milliyetçiliğinin, Terörist başı APO (...)'nin serbest bırakılmasına ve etnik ayrımcılığa engel teşkil etmesinin farkında bir vaziyet almak istediğini hepimiz biliyoruz. Tüm bunlara ek, bu tiplerin; 'vatan bedeli ödemiş yurt topraklarında, vatan evlatlarının, doğmamış yetimin hakkını demografik işgale dur' diyerek korumaya çalıştığımızın farkında oldukları da açıktır. Bunu belki ticari menfaatle, belki cahillikle, belki de ihanet hissi ile yapıyorlar. Niyet okuyamayız. Ancak tarih okur ve ders çıkartırız. Aynı hataya düşmez ve hatta kandırılmayız.

Bizi bu duruma düşüren kimseler, kendilerine malzeme çıkartmak adına, muhalif bir siyasi parti liderini hapse atacak kadar ile gitme cürretini göstermekten ne yazık ki geri durmamışlardır. Verilen karar son derece siyasi olmakla birlikte, Türk milletinin vatanseverlerine iftira örneği teşkil etmektedir. Vatanını düşünen, milli endişeler ve hedefler için mesai harcayan insanların sesi kesilmek istenmektedir. Türk milleti, söyleceği her sözün suç örneği kabul edilme riskinin, böyle algılanmasına yol açma gayreti olduğunun farkındadır. Şimdi yazdıklarım yüzünden büyük bir korku taşımadığımı söylemesem yalan olur. Zaten yazı içinde, yanlış anlaşılmamak için ekstra açıklama yapma ihtiyacı ve gayreti duyduğum hissedilir. Burada terör faaliyeti kapsamında, halkı kin ve nefrete sürüklediğimi iddia etseler, beni içeri alsalar, hakkımı savunacak hiçbir gücün kalmadığını da düşünüyorum. Koskoca genel başkan içeri alınıyorsa, beni ne yaparlar siz düşünün. Kimim ki ben onlar için. Kimler ağlar ki benim için. Peki, düşünmekte suçsa ve vatan sevgisi için müebbet yemek ihtimalse bunu göze almak zorundayım. Böyle bir şey tüyler ürpertici ama kader bize; 'en milliyetçi, en vatan sever, ülkesi için en korkusuz adamı' çaresizliğe ittiğini gösterdi. 'Korkma' diyerek cümleye başlayan bizleri, sisli bir korku sardı. Şimdi onun yanında olmak, partili olarak değil; vatansever bir Türk milliyetçisi olarak daha çok görevimdir. Demokrasi sadece oy kullanmak değildir. Hukuku savunmak, hakısızların saklandığı yasalara karşı da mücadele ve savunma bilinci isteyen durumdur. Türk halkının gayet farkındadır. Dün Teğmenlerimizin ve Nasuh Mahruki'nin gibi nice Cumhuriyet değerlerinin yanında durup, hakları için mücadele ettiysek, Ümit Özdağ için de sesimizi duyurmaya çalışacağız.

Dün polislerimizle gözgöze geldiğimde onların şaşkınlarına şahit oldum. Onların en çok yanında olan, onları düşünen, onlar için siper olan bizler, onların karşısına düşman gibi çıkarılmıştık. Bizim için 2 gün uykusuz nöbet tuttular diyemiyorum, bizim yüzümüzden oradaydılar. Bu iki taraf için ne kadar acı bir manzaradır. Tıpkı 15 Temmuz gecesi askerin karşısında olmak gibi. Bu durum bile yaşananların korkunç bir oyun olduğunu düşünmek için yeterlidir. Biz asla polisimize veya başka bir devlet memuruna zorluk çıkartmadık, belki bazılarımız heycanlandı. Onları ve görevlileri rahatlamaya özen gösterdik. Askerimizin, polisimizin, savcımızın dün olduğu gibi bugünde yanında olacağımız da gerçektir. O gün orada bizimle nöbet tutmak zorunda bırakılan polislerimiz, devlet görevlilerimiz umarım haklarını helal ederler. Onlar verilen emirle oradaydılar. Biz onlardan razıyız.

Ben çok iyi slogan atamam, çok iyi kavga edemem, çok iyi politika yapamam. Düzümdür. Teknolojiden, ekonomiden, eğitim ve etkinlikten, yayıncılıktan anlarım. Biraz tarih, biraz fesefe, biraz sosyoloji, biraz da psikoloji bilirim. Fizik ile aram iyidir. Lakin bağışlayın, bugün 'vatansız piç'ler bize özgürce küfür ediyor. Duygularımı paylaştım.

Zafer Partisi, kıyasa tutulanlardan değildir. Zafer Partili biri sadece bu ülkenin, Türkiye'nin ve Türk milletinin çıkarlarını ve yükselmesini düşünür. Hedefi, amacı, gayesi, düşü dünyada küresel nitelikte saygın bir kimlik ve bütünlükte anılmak amacını güder. Vatanın bölünmez bütünlüğünü tartışmaya, pazarlığa açmaz. Kuvayı milliye ruhu taşır.

Unutma! Bizim gibiler, Türkçüler, Türk milliyetçileri, vatanseverler, yurttaşlar; partici, lider peşinde giden, basit laf cambazı oyunu oynayan, çıkarcı kişiler değildir. Bizler farklı alanlarda bayrağı, Türk milletini yükseltmeye, işini, mesleğini en iyi yapmaya çalışan, vatan uğruna 'korkma' diyen kişileriz. Biz gardımızı düşüremeyiz. Yine de korkarsan seni suçlamam, yargılamam. Anlarım. Çünkü yurttaş olarak ben de korkuyorum. Bu duyguda çelişkiye iten neyse, ondan uzaklaşmak içgüdüsel tavrımdır. Öyle davranıyorum. Partici değilizden kastım, elbet misal ben, Zafer Partisi üyesiyim; dün CHP'ye, İYİ Parti'ye, MHP'ye yanlışa düşünce nasıl tavır aldıysak; aynen, gerektiğinde Zafer için de tepki gösteririz. Bugünün, o gün olmadığını biliyoruz. Lider peşinden gitmeyiz, çünkü aklın yolunu izleriz. Ümit Özdağ Hocamıza lider dediysek, bu O'nun aklın yolunu izlemesindendir. Ben boşuna altını çizerek 'Zafer Partisi binasına hiç gitmedim' demiyorum. İhtiyaç duymadım. Bir Zafer Partisi gönüldaşı olarak bakış açım; partiye değil, Türkiye ve Türk milleti için çalışmaktır. Parti bana çalışıyor. Bugün benim içsesimi kesmeye çalışıyorlar. Mesele budur.

İyi ile kötü arasında fark var! Bu farkı 26.01.2025 tarihinde İzmir'de gerçekleşecek mitingte göreceksiniz. 'Adelet ve Özgürlük' isteyen herkes davetlidir! Türk milleti olarak, şunla bunla kıyasa, bir tutmaya çalıştıklarının farkında kalalım. Zafer Partisi ve Ümit Özdağ vizyonu etnik ayrımcılık düşüncesinin önünde engel olmaya, Türk milletinin bütünlüğünü ve yükselmesini hedeflemeye devam edecektir. Bu farkı İzmir'de net göreceksiniz. Biz kaldırım taşı sökmeyiz, daha iyi kaldırımlar icat ederiz! Aksini yapan, bizden gözüken provakatördür. Onu yargıya ellerimizler teslim ederiz. Türkiye'nin elitlerine bilerek veya bilmeyerek savaş açtılar. Şimdi bu elitler birleşti. #bizkazanacağız

Kediler Plajda Ne Düşünür?

Benim kedim kuma pisler. Kumsalda keyifle uzanırken, beni görse muhtemelen; ' ya bu deli tuvalette yatıyor. Bir de suya giriyor. Bu sıcakta yıkanmadığı için leş gibi geziyor. Çok pis bu herif.' derdi. Mahallen farklı olabilir. Lakin sen kedi değil, insansın. Denize neden girdiğimi, kumsala niye uzandığımı, gayet temiz biri olduğumu da bilirsin. Bilinç budur. Bilinç bir de; kedinin böyle düşünebileceğinin farkında olmaktır.

Dipnot: 'Atilla, Papa'ya diz çöktürmüş de ne olmuş? Papa hala var, Hunlar yok.' diyenler, lafım size! Atilla diz çökmeyip, diz çöktürdüğü için keltler bizim yazımızı, dinimizi, kültürümüzü ve yasalarımızı sahiplendiler. Bugün o günle övünürler. Hunlar değil, Hun Devleti yok ama; Hunlar olarak biz Türkler, bugün hala varız! Devletimiz, kültürümüz ve yasalarımızla diz çökmeden, dimdik buradayız! Siz her haçlı seferinde diz çöktünüz, yine çökeceksiniz. Türklere #dizçöktüremezsiniz. Onlar ölür! Onları öldürseniz de #susturamazsınız!

Saygı ve Sevgilerimle!

Kani