top of page

Kaliteli O.Ç. vs Kaliteli Muhalefet

'Başkası olma kendin ol!' , 'vefa'nın semt adı olması gibi sadece şarkı sözü mü oldu?


Bir insanın hayatta var olmasının yegâne yolu kendisi olmasıdır. Başkası değil, 'kendin gibi ol', yeter!


Hep diyorum ilkeli olun, bu ilkelere uyanları destekleyin, savunun. Budur; ahlak, omurgalı davranmak ve hatta 'kalite' ! Yoksa, sen zaten hiç var olmamışsındır!


Sosyal medya hesaplarımda şunu açıklamaya eklerim; 'Karar, azim ve fayda ilkelerine bağlı yaşam kültürüne sahip, düşündüğü gibi yaşayan biri.' bu tanımlama sadece beni anlatmaz, benim kafamı yastığa rahat koymamın da açıklamasıdır.


Muhalif olmakla birlikte sert konuştuğum için ticari çevreler beni eleştirir, benden çekinir hatta uzaklaşır.


'Bir fikri altı kişiye anlatırsan, o altı kişide başka altı kişiye anlatır ve büyürsün' diyen kişi, ilkeli davranmanın da aynı ölçüde yayılacağına inanmaz. Kimliğini saklar veya daha da ileri giderek çıkarı için düşüncelerini, değerlerini satar. Sonra aynısını yapmadığım için de rahatsız olur. Gücü yetiyorsa düşmanlık etmekten de çekinmez. Oysa, hiçbir zaman güçleri yetmez! Çünkü, kuva bir kırılmadıkça, her zaman umut vardır!


Ekonomi için; adalet, hukuk, eğitim, üretim hacmi, ham madde, pazar payı gibi şeyler önemlidir. Ancak daha da önemlisi bunları da düzeltecek olan şey, ülke ulusunun kendisi gibi kalabilmesidir. Özbenlik, özgüven, özkimlik, yani o ülkeyi var eden her şey! Sizi değerli kılan, sizi yaradan ruhtur! Bunun farkında olmanın bilincidir. Kaybettiğimiz şey de budur. Dubai'de bir cüzdanı sokağa bırakın, üç gün o cüzdana kimse dokunmaz. Bunun sebebi hukuktur. Bundan 30 yıl önce İstiklal Cadde'sinde aynısını yapsanız yine cüzdanı bulurdunuz ama fark; ceza korkusu değil, toplumsal ahlak ve kültür yüzünden. Biz bunu kaybettik!


Adını bile Türkçe koyamadığın marka büyüse ne, büyümese ne.. Değil mi? Sonra, yerli ve milli ile başlayan şeyin altını kazıyınca karşına; made in China, made in USA , made in Italy çıkar. Hiç şaşmıyor. Gerçeğimiz bu.


Bununla mücadele etmek için sadece muhalefet etmedim. Sadece şikayet etmedim. İktidarı karalamakla zaman harcamadım. Etki edebileceğim damar yolları açtım. 14 yıl farklı farklı yollarda projeler ürettim. Türkiye'nin en zeki insanlarını siyasi görüş ayırmadan yanıma alarak topluma hizmet ettim. Bunu üniversite öncesi dönemden dövüştüğüm fetöcülere, Erdoğan'a rağmen yaptım. Önümü keseceklerini bilerek! Neye güvendim, milletime. Oldu mu? Bir avuç insan dışında çıkarı olmayan kimse yanımda olmadı.


Popüler kültürün esiri, popüler olmayan bir şeyin peşinden gitmez. Bu seviyede olmamızı beklemezdim ama buymuşuz, geç anladım. Birinci projemde kendimi suçladım. İkinci projemde kendimi suçladım. Üçüncü projemde kabul ettim ama mücadeleye de devam ettim. Hala da devam ediyorum ama işin içine kimseyi sokmadan.


Son projemden size bir örnek yolculuk aktarayım;


  • Proje sosyal medya projesiydi. Aylarca tek tek uzmanların görüşlerini aldım. Onların ihtiyaçlarını tespit ettim. Nitelik sahibi gençlerden gönüllü ağı kurdum. Onların beklentisinden toplumsal bir ihtiyaç yarattım. Markalaşma için bir yıl titizlikle ve sabırla çalıştım.


  • Teknik kanatta sorunlar oldu. Farklı yollar denedim ama olmayınca en sonunda yokluk içinde olmama rağmen; 3 ay, 25 kişiye ücretsiz yazılım eğitimi verip, o eğitimin sonucu ateş gibi ekip kurdum. 7 ayda; X, LinkedIn ve Facebook özelliklerine sahip yazılım altyapısını bu ekiple yeniden kurdum. Yayına aldım. Yüzde yüz bize ait bir teknoloji ile yaptık bunu.


  • Bir eğitim yetmez atölyeler, etkinlikler yapalım, bilinç yayalım, siyaset üstü bir katkı yaratalım dedim. Böylece yüzden fazla etkinlikte imzam var.


  • İki sene o çalışmayı yatırım alması için canlıda tutup, takım arkadaşlarımla sırtımda taşıdım. En tepelere bile çıktım. Kapısını çalmadığım holding, ağ kalmadı! Hatta emek ziyan olmasın diye siyasi parti bile kalmadı! Yok derdimi anlatamadım. Veya 'anlamak istemediklerini' anladım.


  • Projeye güçlü kamuoyu desteği yaratmak için zirve bile organize ettim! Ben gidiyorum olmuyor, onlar gelsin. Geldiler. Yalandan geldiler. Tek güzel yanı etkinliğe gelen 2500 beyin hayata daha güçlü devam etti.


Evet ben muhalifim. hep haklı davası olan bir muhalifim. İçinizde; bugün yaşanan Türkiye gerçekliği olmasın diye, en baba mücadeleyi veren kişiyim. Bu sebeple sert bir muhalifim. 23 yıllık akepe geçmişinde tek oyum yok. Hiçte saklamadım. Bu sebeple dışlandım, yine de taviz vermedim kendimden. Yolumdan dönmedim! Her seferinde başka bir şeyle karşılarına çıktım. Yalnız ben hep milliydim! Hep de, kendimdim. Asla paranın peşinden gitmedim. Heybemde boyun bükecek tek bir lekem yok. Hep asil ve dimdik durdum. Ancak onların turpu olmasam da, benim portakalım hep oldu. Bu sebeple rahat rahat konuşabiliyorum.


Velhasıl şikayet etmek benim hakkım kardeşim! Canım istedikçe buradan hükümete söverek stres atabilirim. Yanımda duran, destek olanları tenzih ediyorum; ancak sen, söverek stres atma lüksüne sahip değilsin! Çünkü sen; ne benim yanımda durdun, ne de bu adamların karşısında oldun. Mertçe kelleni ortaya koydun mu? Hayır! Sen sadece paranın peşinden gittin. Yanımda duran, destek olanları tenzih ediyorum. Sözlerim onlara değil. Mış gibi yapanlara!


Bazı arkadaşlar bana diyor ki, sen bekarsın. Senin kaybedecek bir şeyin yok. Çocuğun yok. Birincisi kaybedeceğim emeğim vardı! O da ben diz çökmedikçe dimdik durur. İkincisi madem çocuğum yok, vatan sana lazım! Bana değil. Geleceği olan sensin! Madem öyle, senin göz karartman daha mantıklı değil mi? Çocuğum olmadığı halde, sadece atalarımın hakkına; huzursuz olan ben, eşşek miyim? Enayi miyim?


Bu kişiler; 'artık ben de muhalifim' veya 'seninle aynıyız' diyor. 'Ben de hiç oy vermedim falan' diyorlar. Şimdi onlara soruyorum; 'peki sen, muhalif olmak için ne yaptın?'. Yanıtlanması gereken soru bu kadar basit!


Her şey oldum çok şükür, başarısız olmadım. Omurgasız da olmadım. Kimliksiz de olmadım. İlkesiz hiç olmadım. Söz verdim, tuttum. Sonuna kadar da gittim. Sözlerimi gecikmeli tutabilirim ama tutarım. Lakin eğer bu kişilerdensen senin tek sözün bile yok.. Fikrin yok!


Bu insanlar projenin adı eski Türkçe diye, bana; 'sen kafatasçı mısın' diye soran beyinsizlerdir!


Gençleri gazlamak en kolayı. Onu da yapmadım. Bundan para da kazanabilirdim. Aksine, onların hoşlarına gitmese de, hep uyardım. Sadece kendilerine güvensinler istedim. Kendileri kalsınlar istedim. Düzen içinde sömürülmesin, harcanmasınlar diye. Potansiyel değerleri, enerjileri tükenmesin diye.. Dinleyen dinledi, anlayan anladı.


Yalandan para toplayıp kimseyi de dolandırmadım. Param bitti barda çalıştım. Param bitti kuryelik yaptım. Param bitti garsonluk yaptım. Korsan taksi bile yaptım.


Yatırım gelmedi, teşvik gelmedi, hakkım yendi. Hem şikayet ettim, hem kredi çektim ama pes etmedim. Bazen hiçbir şey yapmadım. Sadece bekledim, güçlenince de harekete geçtim. Lakin hiç teslim olmadım.


Kara paraya da bulaşmadım. Gerçi artık bu tip kişileri de yargılamıyorum. Sisteme para bu şekilde giriyorsa ve başka biçimde gelişmek mümkün değilse, gözünü karartanları da anlayabiliyorum. Fırsat eşitliği olmayan yerde kim nasıl ayakta durabilirse demek ki.. Koca koca holdingler, bankalar, bürokratlar yapıyor neticede değil mi.. Teknoloji geliştiren, üreten kişi buna bulaştıysa, bulaşmıştır.. Topluma fayda sağlıyorsa yargılamam. Nasıl ki, yerli malını kazıyınca; 'made in China' , sözde muhalifi kazıyınca; 'iktidar rantçısı' çıkıyorsa, devletleri kazıyınca bu kirli para çıkıyor karşımıza. Bu kadar vahşi tabiatta; vahşi olana bir şey diyemiyorsun.


Gerek var mıydı? Hayır! Peki değişmesi için bir şey yaptınız mı, hayır! Bugün misal; bir tekno kampüs kursaydım bunlara cevap olur muydu? Olurdu! Ee siz istemediniz demek ki. Ben bu acı gerçeği kabul ediyorsam, sende kabul et ki bir şeyler değişsin!


Tüm bunların sonunda elime ne geçti? Kimseye bu işin derdini anlatamadım. Toplumsal çürüme ile yüzleştim. Gerçeği kabul ettim.


Vatan sevgisi de bir yere kadar diyor insan. Yani vatanın seni sevmiyorsa; 'sorun vatanda değildir mi' demek lazım bilemem. Bildiğim bugün onları yenemediğim için, siz; aç, işsiz, niteliksiz ve güçsüzsünüz! Ben yenemediğim için siz; esir ve kölesiniz! Çünkü eline taşın altına sokan benim ve benim gibiler! Gerçek muhalafet biziz! Üretenler, yenilikçi ve yıkıcı olanlar! Milli olanlar! Derdi para olanlar değil!


Sonuç;


  • Hayata bir kere geliyoruz. Pandemi sonrası yerli ve milli değil, dünya malı olma gerçeğini kabul et. Böyle marka yarat!


  • O kadar emeği ziyan etmeden 'yerli ve milli altyapı' aşkımdan vazgeçtim. Hatta yerli ve milli olmak bile hedef olmaktan çıktı. Sadece şuna dikkat ediyorum; 'kaliteli kalmak' yeterli!


  • 'Türk kalitedir' imajını korumak artık tek misyonum. Çünkü özüm bu. Türkiye, ne zaman bu çizgide bir uyanış yaşar, o zaman yerli ve milli sevdamız da devam eder! O zaman evlere dokunan, muhalafet siyaseti görülür. Proje üreten muhalefetten kastım da budur.


  • Samimi olmayan hiç kimseyi ne korurum, ne desteklerim, ne de savunurum. İstediği kadar muhalefetim desin! Bu şekilde devam.


Bildiğim bir şey var; ben hep var olurum! Çünkü 'beyin' benim. Peki sözde muhalif olan sen; o birilerinin aklı gidince ne yapacaksın?


Değerli dostum hangi muhalifsin bilmiyorum, ricamdır; asla aparat olma, kendin ol! Kaliteli ol! Türk gibi ol! Atatürk gibi ol!


Hedefi Türkü yükseltmek, motivasyonu Türkü korumak ve yüceltmek olan; 'Varlığım, Türk varlığına armağan olsun' diyen, 'Ne mutlu Türküm diyene!' ile ayrışmaya karşı dimdik duran herkese selam olsun! Türklüğü ile dünyaya bedel başarılara imza atanlar siz hep var olun!


Esenlikler,

Kani

Comentários


bottom of page