Bu Evren'de Sen Neden Yoksun?
- Kani Fatih Turhan
- 2 Eki 2017
- 4 dakikada okunur

Fırsatımın olduğu şu günler; beni daha fazla tanımanız, yaptığımız işleri ve arzu ettiğimiz geleceği daha iyi anlamanız için beklemediğim serilikte yazmaya çalışıyorum. Bunu yaparken aynı zamanda deneyimlerimi de aktararak, sizlere umut ve çözüm de sunmuş olacağıma inanıyorum. Yazı yazmak benim ilk kez yaptığım bir eylem değil. Çok okuduğum gibi, sonralarda beğenmeyip silmek hastalığının azizliğine uğrasam da, çok yazmışımdır. Narsist bir eylemdir yazmak. Ve bu sefer sizi bu eyleme katılmanız için cesaretlendirmek istiyorum. Ne demişler söz uçar, yazı kalır.. ;)

2002 yılında, ilköğretim yedinci sınıftayken, H. Yasin Altıner adındaki Türkçe öğretmenim, aşık olduğum sınıf arkadaşım için yazdığım şiiri görünce benden düzenli olarak komposizyon yazmamı istedi. Ertesi yıl içinde, Tema Vakfı adına düzenlenen bir kompozisyon yarışmasına katılmamı istedi. Bu yarışmada birinci olmuştum. Aynı sene yine onun cesaretlendirmesiyle, yarışmaya katılmadan öncesi desem daha doğru olur, ulusal siyasi bir gazete de çalışmak için işe başvurdum. Gazetenin genel yayın müdürü M. Müftüoğlu'na gazeteci olmak istediğimi, bunun için çaycılık yapabileceğimi söylemiştim. Bu etkili caba karşılıksız kalmadı. Önce Galatasaray tesislerine basın toplantısına gönderildim. Diğer taraftanda da bol bol köşe yazısı okuyup, eliştiri yazıları yazmam istendi. Ve nihayet 5 Şubat 2005 küçük bir yer bana da verildi ve ulusal düzeyde ilk yazım burada yayınlandı. Sonrasını diğer yazılarımda anlatırım. Tabii bu anlattıklarım bir başarı hikayesi olarak aklınızda kalmasın. Bir çocuğun sevindirilmesi ve ona verilen değer olarak bilin. Bir diğer açıdan maksat bu dünyaya hiç uzak yetişmediğimi gösterebilmek. Bu arada işin ilginci benim gibi bir çok öğrenciye önemli etkisi olan, örnek alınması gereken Yasin öğretmeni ne kadar çok arasamda hiçbir mecrada bulamadım. Gizliliğine saygı duyarak resmini de paylaşmıyorum.
Ben blog dünyasına 'Tarihim' adlı bir yazı ile 29.11.2010 yılında blogspot hesabımla giriş yapmışım. Yazı hala duruyor ama yayında değil boşa aramayın. :D Ardından malumunuz 2012 yılında Tamkaynak giriyor hayatıma. Ama burada şahsen ben, hiç içerik üretmedim. Onun öyküsüne geçen ki yazımda ucundan değinmiştim. Biliyorsunuz özel bir projenin temeli ya (dişli gülücük)..
Geçen gün kendisini ilk 'Karanlıkta Güneş Ol!' etkinliğinde gördüğüm, sonra 'Aytunga - Aydınlanma' etkinliğinde tekrar karşılaşıp tanıştığım, Evren Soyuçok ile yaklaşık üç saat sohbet ettik. Bana değerli zamanını ayırdığı için kendisine burdan bir kez daha teşekkür ederim. Son derece alçak gönüllü, tevazu sahibi bir insan. Genelde aksini beklediğim bloggerlarda sıkça gördüğüm bir karakter yapısı. O yüzden bloggerları tanıtırken, bu tanımlamayı benden bolca duyarsanız şaşırmayın! Ben alıştım artık. :)


Evren Soyuçok 2005 yılından itibaren düzenli blog tutan bir yazar. Ayrıca özel bir kurumda yayın koordinatörü ve içerik editörü olarak çalışmakta. Şuan da 17 Kasım 2017 tarihinde düzenlenecek 'Blog Yazarları Çalıştayı'nı düzenlemek için çalışmalar yapıyor. YouTube kanalında blog yazarlarıyla canlı yayın söyleşileri gerçekleştirmektedir.. Kendisiyle birlikte geçirdiğim 3 saatte girişimcilik, girişkenlik ve blog yazarlığından konuştuk. O benim, kişisel bir blog sahibi olmamı istiyor. Ancak ben blog açarsam, yazılı içerik üretme alışkanlığı olmayan kitleyi, Aytunga'da içerik üretmek için ikna etmem zorlaşabilir. Örnek olmak ve teşvik etmek adına, Linkedin, Medium ve benzeri yerlerden yazı yayınlamam süreklilik arz etmediğim için, şimdilik daha doğru. Yine de sosyal ağlar mini blogların bir arada bulunmalarını sağlayan kitle hedefli sitelerdir. Zaten belli bir zaman sonra üretilen içerikleri kendi adınıza bir platforma taşımak ihtiyaç haline gelecektir. Blog sahibi olmanız, içeriğinizi Aytunga içinde paylaşmanıza engel değildir. Benim de, Evren Bey'inde beklentisi daha çok, kaliteli, özgün içeriklerin üretilmesinin yaygınlaşmasıdır. Funda Güleç'inde bu konuda ki tavsiyelerini izleminizi öneririm;
Yazı yazmak, bence toplum içinde konuşmaktan daha zor. Karşınızda sizi dinleyen kitle kültürlü olduğunda, ağzınızdan çıkan yanlış kelimeyi orada toparlanmanız daha kolay olabiliyor veya akılda yanlış hatırlanma kaygınız azalıyor diyebilirim. Yazı dilinde yaptığınız hata imla bile olsa, göze batıyor. Empatisi zor olduğu için daha sert algılanıyor ve hatanız kalıplaşabiliyor. Burada gaf yapma lüksünüz yok. Bir konudan bahsediyorsanız bilmek zorundasınız. Bu anlamda blog tutan insanlara karşı saygım, bir akademisyenle aynı ölçütte sayılabilir. Tabii özgür bir dünya olmasının avantajları sizin her şeyi bilmenizi gerektirmiyor. Bu dünyada ayakta kalmanın tek ana şartı samimi ve özgün içerik üretmeniz. Aytunga bu anlamda değerli içeriklerin hızlı keşfedilmesi için bir yapı ile kurgulanıyor. Belki içerik üreticileri olarak bizim kazanç ortağımız olacaksınız. Bunları zaman gösterecek. Konuya dönmek gerekirse, yazmak sizi bir yerden bambaşka yerlere götürebilir. Kendinizi daha iyi keşfetmenize yardımcı olur. Kısaca; hayal gücünüzü ve üretkenliğinizi artıran faydalı bir eylemdir.
Blog Yazarları Çalıştayı, ilk kez 20. Türkiye’de İnternet Konferansları kapsamında İstanbul Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi Büyük Salonda 6 blog yazarının katılımıyla düzenlendi. İlk yıl ‘Bir blog yazdım dünya değişti’ temasıyla gerçekleştirilen çalıştay ikinci yılında ‘İnterneti bloglar kurtaracak’ temasıyla yapıldı.
Yeni gelişen blog dünyasının, birbirine daha çok sarılması, birbirini tanıması ve topluma kültürel değer katması şart. 'Blog Yazarları Çalıştayı' bu anlamda çok önemli.
Bu önemin farkında olmayan, aralarında benimde takip etmekten keyif aldığım isimlerin olması üzücü. Samimi olunması gereken bu dünyada, bir evren sahibisiniz ama, milyonlarca takipçim var diyerek, sizinle aynı işi yapan kişilere burun kıvırıyorsunuz. Bu yolculuğunuza, ideallerinize ihanettir. Yazmayı önemseyen bir birey olarak, örneğin; bir kafka etkinliğinde yer almıyorsanız, dijital bağımlılık seminerine katılmıyorsanız, bu işi amaç değil araç olarak görüyorsunuz demektir. Tamam belki vaktiniz yoktur ama bunun gibi gelişmeleri takip ettiğinizi göstermek adına paylaşmanız bile farkındalık yaratacaktır. Mesleğiniz veya ilginiz farklı bir alan, yazmayı da araç olarak görüyorsanız bu eylemi amaç görenlerin önderliğini kabul etmeli, yeri geldiğinde davetlerine eşlikte bulunulmalıdır. Çünkü saygınlığınıza bu saygı yakışır. H. Yasin Altıner öğretmenim, yazdığım yazıların üzerine düştüğü notların birinde 'tevazu altın bir anahtardır, onunla açamayacağın kapı yoktur' demişti bana. Şunu net ifade etmeliyim ki bir çocuğa verilen o öğüt, tüm yaşantımız, yaptığımız her iş için geçerlidir.. (kıps)

Gelişen web camiası içinde, özellikle yeni nesil olarak blog tutmak için geç kalmış olabilceğinizi düşünebilirsiniz. Bir kesim kendisini 'YuTubır' olarak ayrı tanımlamış olsa da vlog yayıncılık yapanların da, içeriklerini sergilemek isteyecekleri, arşivleyecekleri, kişisel bloglara mutlaka ihtiyaçları olacaktır. Tekrar dile getiriyorum; şuan yayın yaptığınız İnstagram, Youtube, Facebook, Twitter ve ileride Aytunga da dahil diğer sosyal ağ hesapları, aslında kişisel mini blogların, kitleleşmiş veya sınıflandrılmış halidir. Bunu daha kişisel kendi sitenizde yapmanız, her anlamda kalıcı ve faydalı olacaktır. Sosyal ağları size hitap eden kitlelere ulaşmak için araç olarak görmenizi öneririm. Ben blog veya kişisel içerik (vlog, vb..) sitelerinin yaygınlaşmasını isteyenlerdenim.
Tüm bunları görüp yeni başlayanlara cesaret vermek amacıyla; Evren Soyuçok'un bloğunda, kendisi ve mesleğine bağlı, alanında uzmanlar isimler tarafından özel olarak seçilmiş 'gelecek vadeden bloglar' listesi derlenmiş. Benim buradan hoşuma giden üç blogu takip etmek isterseniz: Jurnal ; Kendilerini kişisel blog tadında, çoklu yazarlı blog sitesi olarak tanımlıyorlar. Tek Başına da Olur ; Bir gezgin bloğu. Aklımca ; İdealist bir gencin düşüncelerini, deneyim ve öğrendiklerini paylaştığı günce bloğu.
Listenin tamamı için; Gelecek Vadeden Bloglar
Sen 'Bu Evrende Neden Yoksun?' diyerek sizi Evren Günlüğü'ne davet ediyorum.
Sevgilerimle,
Kani
Comments