Birinci bölümü okumadıysanız; Doğum
- 23 Ağustos 2016'da Facebook'tan çağrıya çıktığımda TamKaynak bünyesinde bulunmuş, süreçte de görev alacak Hasan Turunçkapı, Ender Maruf Yalçın gibi arkadaşlarım yolculukta bana destek olacaklarını ifade ederek takıma dahil olabileceklerini söylediler. Çok uzaklaşmadan neden Linkedin değilde Facebook, önemli olduğu için açıklayayım; Facebook o yıllarda hala aktif kullanılan, özellikle sektör gurularının da etkisini kaybetmediği önemli bir mecraydı. Linkedin'de ülkemizde yeni yeni olgunlaşıyordu. 2000 sonrası yeni kuşak daha çok discord ve diğer yayın mecralarına ilgiliydi. Twitter'ı oldum olası sevmem. Çok saçma bulduğum bu mecra, popülist kesimin her zaman gözdesi olmuştur, lakin o dönemde burada topluluk kurmak bugünkü gibi kolay değildi. Bu sebeple sektör guruları da dahil, etkileşimi güçlü kitleye Facebook üzerinden ulaşmak daha rahattı.
-İlk çekirdek topluluk ortaya çıkmıştı ancak yapılmak istenilen şey için teknik bir ekip henüz ortada yoktu. Teknik insan kaynağı startuplar için hayati ölçüde önemlidir. Profilimde karşılıklı takipleştiğim, değer verdiğim birkaç yazılımcı dostumla (şimdi güleceksiniz ama) Skype üzerinden birebir toplantı gerçekleştirdim.Niyetimi paylaştım. O yıllarda projeye gönüllü yazılımcı bulmak neredeyse imkansızdı. Projenizin çok iyi olması, kolay paraya dönebilmesi veya sizin güvenilir olmanız istinasız şarttı. Şimdide öyle sayılır ama o zaman web platform geliştiricisi demek hala melek yatırımcı ile eş değerdi. Doksanlardaki Silikon Vadisi neyse bizde bunun temeli yeni atılmış veya zemini ortaya henüz çıkmıştı diyebiliriz. Şimdi örnek verebileceğimiz unicorn var. Bir sürü yatırım organizasyonu kuruldu. O dönemde on tane yatırımcı biliyorduk hepimiz onlara gidiyorduk. Yani yazılımcının sahip olduğu değeri böyle hesaplayın. İşte bu konuda Fikret Akın bana inandığını söyledikten sonra başka kimseyi soruşturmadım. Fikret hem ekosistemi tanıyan, sektörün kurallarını bilen, kültüre hakim ve birçok konuda da hala aynı hisleri paylaştığım kıymetli bir dostumdur. Hala zaman zaman görüşmeye de devam ederiz. Onun hep iyi yerleri hak ettiğini düşünmüşümdür. Kendisine buradan selamlar. Peki kadro Fikret'in gelmesiyle tamamlandı mı hayır. Fikret, backend geliştiricisiydi. dotnet yazıyordu. Ara yüz tasarımcısı da bulmamız gerekiyordu. Fikret'in gelmesine olan güvenimle yeniden Facebook'ta birkaç startup grubundan çağrı çıktım. Arayüz tasarımcısı beklerken Erdem Avni Selçuk Hocam Logpusher olarak çalışmamızı desteklemek istediğini yazdı. Kendisiyle detayları paylaştım. Mailbox 'ın kurucusu Ali Açıkalın Abi'ye referans olarak bizim sunucu ihtiyacımızı giderme noktasında destek olmasına vesile oldu. Arayüz tasarımcısı hala bulamamıştık. Hasan iki arkadaşıyla projeyi paylaşmış. Onun sayesinde Ali Batur ve Orkun Gezer arayüz geliştirici olarak bizimle bir araya geldi. Zamanım dardı. Tüm kadroyu bir whatsapp ve bir messenger grubuna aldım. Süreçte takıma growthacker Hasan Yasin Türkyılmaz'da dahil olmuştu. Hemen genel bir toplantı organize ettim. Eksiklerimiz olsa da TamKaynak 'tan daha güçlü bir ekip vardı. Projenin taslak fikri bir sosyal ağ yapmaktı ama ne gibi özellikleri olacak, neler yapılacak, hangi ihtiyacı çözecek ortaya koyduğum net bir şablon yoktu. Ayneen, Mergen, Quup gibi şimdi yazsam sayısı yüzlere ulaşacak proje sonlandırılmıştı. İşi takımla birlikte şekillendirmek yanlısıydım. İlk toplantıda da bunu paylaştım. TamKaynak'ta yazar, sanatçı, uzman ve akademisyenlerin kayıtlarını alıp paylaşıyorduk. Bu sefer tam tersinin olacağı bir sosyal ağ düşlüyordum. Bu herkesin içine siniyordu ama projeyi ve hedefi tanımlamıyordu. Diğer konu projenin adının TamKaynak olması bizi kısıtlayacak ve kürsel pazarda markayı anlatmamızı zorlayacaktı. Kelime anlamı da sınırlayıcıydı. Yerli yabancı isim listesi oluşturduk. Listeyi beklemeye aldık çünkü proje fikri hamdı. İlk toplantıda kapanan çalışmalar üzerine araştırmalar yapacak ve daha önce kapananların yapamadığı ne varsa dökümünü çıkartmaya karar verdik. Tüm bu aşamalar yaklaşık bir aylık zaman diliminde gelişti.
-Çoğunlukla birbirini hiç tanımayan insanlar olarak, ortada fikir diyebileceğimiz bir 'fikir' yokken bir şey yapmak için toplanmıştık. Hepsi de alanında kendisine güvenen ve bu alanda kendisini kanıtlamak isteyen kişilerdi. Topluluk içinde en niteliksiz kişi olduğumu da gururla söylebilirim. Şimdi Türkiye'de 'fikir beş para etmez' diye bir söz var. Hayır fikir dünyada olduğu gibi her şeydir. İnsanlar fikre para harcarlar, hatta fikre taparlar. Eğer topluluktaki insanlar içlerine sinen bir fikir olmazsa çok çabuk dağılabilirlerdi. Maaş vermiyorsunuz. Vaadinizden başka sermayeniz yok. Bir de geçmişten gelen bir ilişki ağı var. O da artık çalışırsa bir işe yarar. Neyse ki çalıştı :) <3 Onlar açısından riski hesapladığınızda 'fikir'in ne kadar doğru şekillendiğini de zamanla göreceğiz. Ek olarak daha önceki deneyimlerim bana insanların kendilerine ait hissettikleri fikirleri kolay sahiplendiklerini öğretmişti. Bu sebeple bazı şeyler kafamda net olsada ortak karar almak startejik açıdan da önemliydi. İkinci toplantıda fikrin net tanımını yapmayı başardık. Nitelikli bilgiyi nitelikli kişilerden temin edebileceğimiz, doğru bilginin paylaşıldığı, bireylerin kendisini geliştirebildikleri bir sosyal medyamız olacaktı. Hedefimizde bu bilgiyi üretecek akademisyenler, sanatçı ve uzmanlar olacaktı ama ilk hedef kendi içinde bulunduğumuz ekosistem bloggerları olacaktı. Çünkü yaptığımız araştırma bize sosyal medyaların Türkiye'de aktif olmalarının birincil nedeninin backlink ihtiyacı olduğunu gösterdi. Diğer keşfettiğimiz açıksa FriendFeed'in Facebook tarafından satın alınmış olmasıydı. Her şey buraya kadar güzeldi ama arayüz tasarımına başlamadan önce ismi netleştirmek ve logoyu belirlemek gerekiyordu. Buraya bu isimleri yazmayacağım. İçlerinde şimdi satın alınmış olan aktif isimlerde mevcut. Aytunga ismini ben koymadım. Takım tarafından oylanarak seçildi. Bu ismin listede önerilme ve seçilme nedeninden önce anlamını açıklayayım; 'ey' ve 'kahraman' kelimelerinin eski Türkçe birleşiminden türemiş, günümüzde pek kullanılmayan öztürkçe bir isim. Ayrıca yer yer 'muhteşem', 'kusursuz' anlamlarında da kullanılmıştır. Tercih edilme sebebiyse, biz bir sosyal ağ yapıyorduk. Burada seslenişte bulunmak söz konusu. 'ey' bu yönümüzü oluşturuyordu. Paylaşımların insanları besleyen içerikler olması, kaliteli, süzgeçten geçirilmiş olmaları önemliydi. İşte bunu sağlayan ve buna özen gösteren kişilerin günümüzün kahramanı olduğunu düşünüyorduk. Buradan kahramanlar çıkaracaktık. 'tunga' bu yönümüzü tamamlıyordu. Tunga ayrıca Sibirya bölgesinde yaşayan, beyaz leopar türününde adıdır. Alper Tunga'nın başındaki leopar başlıkta buradan gelir. Kahramanın seslenişi gibi projeyi de tanımlayabileceğimiz, jenerik bir isim olduğunu düşünerek oy çokluğuyla 'Aytunga' ismini aldı. Şimdi kurumsal kimlik inşaasına başlamamız gerekiyordu. Arayüz çalışmalarında imaj kısmı önem arz ediyordu. Merve Bozkurt Şenbaş'ın referansıyla Parviz Bayramguliyev takıma dahil oldu. Onunla birlikte birkaç logo çalışması yapsakta istediğimiz gibi içimize sinmemişti. Bende düşündüm ve problemi çözmek için risk almaya karar verdim. Facebook'tan sektördeki yazılımcı ve tasarımcıların dikkatini çekecek bir paylaşım yaparak bir tasarımcıyı ikna etmek hedefimdi. Normal paylaşımla zaten dahil olan olmuştu. İşin dışarıdan sürümcemede kaldığı izlenimi vermek doğru olmazdı. En iyi yol kışkırtmaktı. Dedim ki 'yazılımcının gönüllü olduğu projede tasarımcılar kim ki parayı önceliklendirebiliyor? Biz bu kafayla unicorn çıkaramayız'. Evet yanlış okumadınız. Aynen böyle yazdım. :) Yazılımcı arkadaşlarım hafif grurlanarak hatalı düşündüğümü falan yazdılar, beni sakinleştirmeye çalıştılar, tasarımcılar arasında hakaret edenler oldu, sektör paydaşı blog yazarları dahil oldu ama gönderi istediğim ölçekte etkileşim aldı. Burada yorum yapan sektör paydaşı blogger arkadaşlardan Bulut Yasin Öztürk ile telefon görüşmesi yaptık. Projeye dahil olup sosyal medya konusunda destek olabileceğini ve bir tasarımcı arkadaşına da referans olacağını söyledi. Sözünü de tuttu. Hem takıma dahil oldu hem de Fırat Berker Aytunga'nın ekibine girdi. Bugün gördüğünüz Aytunga logosunun tasarımcısı ve kurum imajın temelinin oluşturucusu Fırat Berker'dir. Bulut'un bu konuda hakkını asla ödeyemem. Ama Fırat okuyorsan selamlar <3 Bu paylaşımın farklı bir etkisini de gördük. Takıma dahil olduğunu paylaşan arkadaşlara bizim ne yaptığımız sorulmaya başlanmıştı. Sektör içinde merak uyandırmıştı. Bu olumlu bir gelişmeydi. Dışarıya kararlı inançlı bir girişim imajı vermiştik. Bana şahsi zararı oldu ama getirisi götürüsünden çok oldu.
-Logomuz belirlendikten sonra Mertcan Tutan'ı da anmazsam ayıp olur biz sosyal medya hesaplarımızı aktif ettik. Ben bir manifesto kaleme aldım. Kurum kültürü, kurumsal imaj ve platform mocapları toplam üç aylık vaktimizi aldı. Burada benim en çok önem verdiğim şey slogandı. 'Bilgiye Dokun' , 'Gerçek Kaynak', 'Değer Üretenlerin Buluşma Noktası' hep listede yer alan başlıklardı. Bunlar slogandan çok mottoydu. Jenerik kalıcı ve tamamlayıcı bir şey bulmamız ve bunu reklamlarda yedirmemiz gerekiyordu. Bir de süreç içinde değişebileceğimizi öngörüyordum ve takımda bu düşünceden uzak değildi. Bunun etkilenmemesi geriyordu. Merak bizim besin kaynağımızdı. Onu güçlendirecek bir şey olmalı düşüncesiyle 'O'dan daha fazlası'nı önerdim. İddialı, az çıklayıcı ve tamamlayıcıydı. Rekabet unsurlarında besin olmuyordu. Platform canlıya alınana kadar gizem sürmeliydi. Biz projeyi anlattığımızda kıyaslanacaktık. Hayır O'ndan daha fazlası diyebilecektik. Bunu baştan söyleyelim dedik. Nitekim projenin zaman içinde yaşadığı değişimler ve gelişimler bu konuda haklı çıkardı. Takımında bunu kabul edip, benimsemesi benim için büyük şanstı.
-Şimdiye kadar her şeyi mükemmel ilerleyen, kusursuz bir çalışmanın temellerini atılma öyküsünü okudunuz. Kısa bir sürede büyük kurumsal şirketler gibi kültürünü inşaa etmiş, 2016 yılında İstanbul, Ankara, Malatya, Osmaniye, İzmir ve Adana'dan birbirini tanımayan, farklı uzmanlıklarda, farklı siyasi görüş, inanç ve hayat anlayışına sahip, büyük bir ekip kurmak muhteşem bir şey değil mi? Öyle mi? Bunu gerçekten anlamak için bir sonraki bölümü beklemeniz gerekiyor. O'ndan daha fazlası'nın 'fazlalık'ları ve 'fazlı'lıkları mutlaka oldu. Bunları nasıl şekillendirdim hepsini anlatacağım.
Şimdilik Hoşçakalın!
Commentaires